Fatma Karahasanoğlu


VAZGEÇMEK ZOR DEĞİL

VAZGEÇMEK ZOR DEĞİL


       VAZGEÇMEK ZOR DEĞİL

 

         Yılana basmazsan ayağına sarılmaz ne güzel demiş atalarımız. Bunu insanoğluna da uygulayabiliriz. Birini çok masum, çok saf görebiliriz. Sürekli üzerine gider sabrını yoklarız. Sonra ne olur biliyor musunuz? Masum ve saf gördüğünüz, birden değişiverir.

         Sabır sınırları zorlanmaya gelmez. O mutlaka bir yerden patlak verir. Onun için her ne iş yapıyorsanız, dostluklarınızı sıcak tutmayı yeğleyin. Yalanlanın olduğu yerde dostluk olmaz, dostluğun olduğu yerde yalan olmaz. Ama bunu yapanlar yok mu? Tahmin ettiğinizden daha fazla.

Hiçbir meslek hava civa için yapılmaz. Her mesleğin kutsallığı vardır. Bazıları çöpçüleri hakir görür! Onlar olmazsa, çöpler dağ gibi büyür. Sokaklar caddeler çöplerden geçilmez olur. Demek ki, onlarında işi oldukça zor.

Gelelim eli kalem tutanlara, ya onlara ne demeli? Sözün bittiği yerde ne başlar bilemem ama sözde kalem tutanlara, diyecek çok sözüm var.

Yıllardan beri; “kitap okunmuyor, okumayan bir toplumuz.” Denilir. Elbette, kitap okunmaz. Öyle yazarlar araştırmacılar çıkıyor ki, bırakın kitap okumayı, insanın kitaptan nefret edesi geliyor.

Geçen gün arkadaşımla konuşuyordum. Kimlerin yeni kitap çıkardığını sordu. Biraz düşündükten sonra aklıma gelen ilk ismi söyledim. Arkadaşım ayağa kalktı, “ne! O irsaliye türü kitap çıkaran adamdan mı söz ediyorsun?! Aman, bırak onu! Hep kitap çıkarsa ne olur? Adamın kültür seviyesi belli, yaşayışı ortada.” Ben bir müddet suskun kaldım. Sonra kitap çıkaran arkadaşımı savunmak istedim. Ve savundum da, benim emeğe karşı saygım vardır. Her ne olursa olsun, biri bir şey üretiyorsa, yıkıcı değil, yapıcı olunmadır. Ben böyle gördüm, böyle öğrendim. Hatası varsa, yüzüne karşı söylenir, bir daha yapmaması için ikna edilir. Arkadan işler çevirmek, yada onun bunun yanında dedikodu yapmak hiç kimseye yakışmaz. Dahası fayda da sağlamaz. Peygamber Efendimiz, kızı Fatıma ile bir gün ormanda gidiyorlar. Fatıma, gülmeye başlar. Peygamber Efendimiz, durur ve neden güldüğünü sorar. Fatıma, “önden giden kadının eteği bir taraftan uzun, diğer taraftan kısaydı. İşte ona gülüyordum.” Peygamber Efendimiz kızı Fatıma’ya tükürmesini, günah işlediğini  söyler. Fatıma, tükürür. Ancak tükürüğü kandır. Peygamber Efendimiz, “bak işte gördün mü, günahını aldın.” Der. 

İşte, insanlar tüm bunlardan korkmadan, hareket ederler. Birbirlerinin hakkında olmayacak sözler sarf ederler. Ama bilmezler ki, “günaha giriyorum.”

Onun için; her kim olursanız olun biri hakkında konuşmaktan ve dedikodusunu yapmaktan vazgeçin.   

 

Bu makale 03 Nisan 2008 yılın da yayınlandı.

 

                                                           FATMA KARAHASANOĞLU