DUYGU KARAHASANOĞLU


                                 TARİH SAYFALARINI KARIŞTIRALIM      

                                 TARİH SAYFALARINI KARIŞTIRALIM      


                                 TARİH SAYFALARINI KARIŞTIRALIM      

                       Suriye’de barış güllerini her defasında koparan, ABD milyonlarca kişiyi mülteci yaparak, yollara dökülmesine neden oldu.

Dünyanın çeşitli ülkesinden yola düşen insanlar, Avrupa kapılarına dayandı.

                      Tarihin sayfalarını şöyle bir karıştıralım.  Yıl 2001 ABD’nin ikiz kuleleri vuruluyor. Sorumlu Afganistan’da faaliyet gösteren terör örgütü sorumlu tutuluyor.  ABD,  Afganistan’a adeta çıkarma yapıyor. Her tarafı yakıp yıkıyor. Enkaz altında kalan parçalanmış bedenler, ailesine kaybeden şaşkın gözlerle çevresine bakan çocuklar…

Yıllarca bu süreç devam etti ve devam ediyor. ABD ile Taliban geçen hafta barış antlaşması imzalıyor. 

Yıl 2003 bu sefer hedefte Irak var. Bu seferki gerekçe; özgürleştirme. Irak devlet başkanı Saddam öldürülüyor. Milyonlarca insan hayatını kaybediyor. Bir o kadar da, mülteci olarak başka ülkelere gidiyor.

Yıl 2010, Arap baharıyla  bir çok ülke hedefin ağzında. Bunlardan biri de Libya’ydı ve devlet başkanları Kaddafi öldürülüyor.

Yıl 2011, Suriye’de iç savaş patlak  veriyor. Kaos ortamların başlangıç tarihi de oluyor. İnsanlar ölümden kaçarak, Türkiye’ye sığınıyor. Tarih boyunca, merhameti elinden bırakmayan Türkler, Suriyelilere kapısını açıyor ve misafir ediyor. barınmalarını sağlıyor.

Esad, halkının üzerine adeta ölüm kusuyor.

Yıl 2015 Rusya, Suriye ateşine dahil oluyor ve Esad’la birlikte ateş üstüne ateş yakıp yıkıyor. İnsanlar kaçışıyor. Binalar enkaz yığınına dönüyor, kentler hayalet şehre bürünüyor. Bir zamanlar cıvıl cıvıl olan sokaklarda sadece ölüm kol geziyor.

ABD, her zaman ki taktiğiyle petrolün peşinde. Onun için insanların ölmesi çok önemli değil. Türkiye, güvenli bölge dedikçe, dünya ülkeleri duymazlıktan geldi.

Ekim 2019’da Türk Silahlı Kuvvetleri Barış Pınarı operasyonuna başlayınca, ABD  ortaya çıkıp anlaşma istedi.  Ve Barış Pınarı operasyonu durdu.

                      Türkiye, İdlib’i, Münbiç’i sürekli gündeme getirerek güvenli bölge oluşturmak istedi. ABD, öyle bir manevra yaptı ki, Münbiç’ten ve M4-M5’ten çekilerek, o bölgeleri Rusya’ya bıraktı.  

Sonuç ortada. İdlib kan ağlıyor. Rusya’nın iştahı kabardı. Bölgedeki asker sayısını artırdı. Rejimle birlikte sivilleri katlederek, bölgeyi boşaltmaya başladı. Oysa Türkiye, İran, Rusya arasında Astana, Soçi  antlaşmaları yapılmıştı. Anlaşmalara uymayan Rusya uyarılmasına rağmen İdlib’de sivillere yönelik saldırılarına devam etti. Havadan bombalayarak, onları yurtlarından etti. Türkiye durması için süre vermişti. O süre şubat ayının sonunda bitecekti.

Ne v ar ki, 27 Şubat akşamı hain saldırıyla 33 askerimiz şehit edildi. Türkiye için bu kırılma noktası oldu. Artık bu akşamdan sonra her şey çok daha farklı oldu. Türkiye Bahar kalkanı harekatına başladı.  2016 yılında imzalanan geri kabul antlaşması da, Avrupa Birliğinin de verdiği sözleri yerine getirmemesiyle Türkiye sınır kapılarını mültecilere açtı. Gitmek isteyen mülteci gidecek kalmak isteyen mülteci kalacak anlayışıyla mültecilere sınırları açtı.

05 Mart  2020 Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Rusya devlet başkanı Vladimir Putin  Moskova’da 3 maddelik ateşkes imzalayarak, 6 Mart’ta ateşkes yürürlüğe girdi.    

Türkiye’nin istediği güvenli bölgenin oluşturularak, Suriyelilerin yeniden vatanlarına dönmesidir. ABD, Suriye’den aldığı petrollerden ya vazgeçecek yada bir başka ülkenin kapılarına dayanan mültecilerin hakkını verecek.

21. yüzyılda sömürgecilik bitecek, insanlar insan gibi  yaşayacak.