SU YAŞAM
Su hayattır, su yaşamdır, su kaynaktır…
Kısacası; su canlıların yaşam kaynağıdır. Su olmadan ne bitkiler büyür, ne de canlılar hayat sürer. Su olmadan hiçbir şey olmayacağını herkes bilir. Ancak gölleri, dereleri, kurutmakta da geri kalmayız.
Su konusunda herkes ahkam kesmeyi iyi bilir. Ancak dereleri, nehirleri, gölleri korumakta ne yazık ki, hiç kimse ahkam kesmez. Neden kesmediğini düşündüm. Bir sonuca ulaşamadım.
Kuruyan göllerde ki, binlerce balık ölümlerine de, kimse çözüm aramadı. Sadece birkaç haber bülteninde haber olsun diye söylendi. O kadar.
Göl niye kurudu, balıklar niye öldü?
İklim değişikliğiyle canlıların ne denli yaşamı zorlaştığı ortadadır. Su olmadan hayatların devam edilmeyeceği de bilinmektedir. Oysa bu gerçekler hep masa üzerindedir. Sonuç!.
Merak ettim sormak istedim. Yüz sene yada iki yüz sene önce insanlar yaşamıyor muydu? Evlerde barınmıyorlar mıydı? Yoksa onlar su ihtiyacı yerine başka bir şey mi kullanıyordu?
Şimdi sayısız boş binalar, sayısız irili ufaklı fabrikalar, şimdi size sorarım, bu fabrika atıkları nereye gidiyor? İnşaat sektörü her geçen gün yeni binalar inşa etmektedir. Öyle bir hal aldı ki, yapılan binaların bir çoğu boş ve kullanılmıyor. Öyleyse bu kadar bina yapmanın manası nedir?
Doğayı katlederek ne yapmaya çalışılıyor? Yaylalar eskiden hayvanların otlak yeriydi. Şimdi bir çok yaylalarda beton yada ahşap evler inşa edildi. Hayvanların otlaklarına da, göz konuldu. Koyunlar, keçiler, inekler, danalar, oğlaklar, kuzular. İlk baharda yaylalara çıkar rengarenk çiçeklerden karınlarını doyurur, temiz su kaynaklarından sularını içerdi. Akşama kadar temiz havada dolaşır dururdu. Hayvanlar mutluydu. Şimdi onların yaşam alanları da ellerinden alındı.
Her yere ev inşa etmek herhalde bu yüzyılın hastalığı olsa gerek. Yaylada ev, köyde ev, ilçede ev, kentte ev, deniz kenarında yazlık. Toplam beş ev olmadan yaşam olmuyor mu?!.
Su kaynakları her geçen gün bilinçsiz bir şekilde kurutuluyor. Bu bilinçsizlik devam ederse, birkaç yıl sonra tarımsal alanları sulamaya su bulunmayacak.
Çok yakın tarihte Bozkurt ilçesinde ki sel felaketine tanık olduk. Oluşan sel de derenin yaptığı yıkımı da yine gördük. Birkaç fazla bina yapma uğruna derenin yatağı küçültüldü.
Sonuç! Ortada.
Benim anladığım bu yüzyıl insanı; su kaynaklarını, dere yataklarını, gölleri, denizleri kirletmeye ve kurutmaya kararlı.