SINIRLAR ZORLANMAMALI
Adam yaşlanan babasını sırtına alarak yüksek bir kayadan aşağıya atmaya hazırlandığı sırada yanındaki oğlu babasına; “ben seni nereden atacağım.” Deyince. Adam durur ve babasını sırtından indirip, kayadan atmaktan vazgeçer.
Günümüzde yaşlılara bakmamak için evlatlar birbirleriyle adeta yarışıyor. Huzurevleri bu anlamda bir boşluğu doldursa da, evladın verecek olduğu sevgiyi asla veremez. Annenin de babanın da, sevgiye ihtiyacı olduğu ne yazık ki unutuluyor. Hayırlı bir evlat olmak günümüz şartlarında zor görünse de, anne babaya hürmet gösterilmelidir.
Nasıl bir yüzyılda yaşıyoruz? Saygısızlık en yüksek perdeden yaşanıyor. Çocuk annesini veya babasını öldürecek, baba evladına cinsel istismar uygulayacak, bu tip çirkin hadiselerin önüne geçilmedikçe, toplum düzelemez. Zaten düzelmesine bu şekilde ihtimal de,yok.
Okumayan bir toplum dendikçe, dengeler daha da karışıyor. Zaten okuyan da okumayanda, farklı bir anlayışa yönelmiş durumda. İnsanlar konuşarak anlaşır durumu da, bu gidişle rafa kaldırıldı. Konuşulup anlaşılacak yerde şiddet orada beliriyor. En küçük bir olay karşısında hemen şiddete baş vuruluyor. Geçenlerde yan baktın hadisesinden genç bir fidan hayata veda etti. Bunun sorumlusu yada sorumluları kim?
Yaşanan olumsuzlukların yanında hayat pahalılığı da eklenince, işin içinden çıkılmaz hal alıyor. Herkes kendi bütçesine göre yaşam kurmalı, onun dışında bir yaşam kuruluyorsa, her türlü sorun beraberinde gelir.
Her birey kendi yaşantısında yapabileceklerini bilip ona göre davranmalı. Ama her ne hikmetse, “her şeyi yaparım” anlayışı hasıl oldu.
Ancak bu tip davranışlar kaliteyi yok etmektedir. Bunun bile bilincinde olunmamaktadır. Herkes her yerde olmamalı. Bir şeylerin sınırı olmalı. Trafikte hız limiti aşıldığında ne oluyor? Ya kaza meydana geliyor, yada trafik cezası yazılıyor.
Demek ki, sınırlar zorlanmamalı. Sınırlar zorlanıyorsa, orada bir şeyler eksik yaşanıyor demektir.
Kayınvalidesini evde istemeyen gelin, eşine hasta olduğunu söyler. İyileşmesi için kayınvalidesinin kalbini yemesi gerektiğini eşine söyler. Adam bunun mümkün olmayacağını ve annesini öldüremeyeceğini eşine söylese de, eşini ikna edemez. Oğul sabah erkenden annesini pikniğe götürme bahanesiyle evden çıkarır ve ormana götürür. Anne oğlunun davranışlarına bir anlam veremese de, oğlunun hareketlerini yakından izler. Oğul annesinin dizi dibinde oturur ve yüzüne bakarak, olan biteni anlatır. Anne tereddüt etmeden öldürmesini söyler. Oğul, annesini öldürür ve yüreğini çıkartıp cebine koyar. Yolda giderken oğul kayar ve düşer, anne yüreği iç geçirir.
İşte anne yüreği, yine çocuğunu düşünür. Hangi şartlarda davranılsa davranılsın.
