Fatma Karahasanoğlu


ŞİMDİ; NE  MAHALLE, NE BABAM, NE DE BOBİ KALDI

Mahallemizde bir komşumuzun köpeği vardı


                                 ŞİMDİ; NE  MAHALLE, NE BABAM, NE DE BOBİ KALDI

 

                      Mahallemizde bir komşumuzun köpeği vardı. Siyah beyaz rengindeki Bobi, zerdeva cins bir köpekti. Köpek akıllı olduğu kadar çok da sadıktı. Zaten ırkının vermiş olduğu davranıştı. 

Anneannemin amcasının oğlu olan İlyas amcanın köğeğiydi Bobi. Bağlanmaz, özgürce istediği yerde dolaşırdı. Bobinin kimseye zararı yoktu. Babam, Bobiyi her gördüğü yerde okşar severdi. Bobide kuyruğunu sallar, kendine has sesler çıkarırdı. 

Annemde  Bobiyi severdi ama fazla yanaştırmazdı. Ben ise köpek ayırt etmeden hepsinden korkardım. Büyük olur, küçük olur, şu cins olur, bu cins olur, hiç ayırt etmezdim. Benim için hepsi korkunçtu. 

                           İlkokul üçüncü sınıfa gidiyordum. Bir gün İlyas amcanın eşi Nedime teyze, Bobiyle kayıp suyu dediğimiz yerde ineklerine su içiriyordu. 

Bobi de öteye beriye koşturarak, zaman geçiriyordu. Bende, dedemin evinden ablamla birlikte çıktık. Yol üzerindeki evimize gidiyorduk. Yolumuz kayıp suyundan geçecekti. Bobiyi görür görmez ikimizinde korku dağları şafak attı. Ne yapacağımızı şaşırdık. Elimizde ki çantalarda örgü şişleri vardı. 

Kayıp suyuna inmeden, bayırdan koşmaya başladık. Sonra dikenlerin üzerinden atladık. Derken Hava yengenin tarlasının başına düştük. 

Bobi, arkamızdan geliyor, Nedime teyzede bobinin arkasından bize sesleniyordu; “korkmayın! Kaçmayın, bir şey yapmaz. O sizi tanıyor. Kaçmayın, beni bekleyin.” 

Duyan kim. Annem, olan biteni balkondan görünce, apar topar evden çıkıp, bize doğru koşmaya başladı. 

Nedime teyzeyle annem aynı anda yanımıza geldi. Bobide arkadan hışlayarak, dili bir karış dışarda, bize bakıyordu. 

Annem bizi görünce ne yapacağını şaşırdı. Bir bize bir de, Bobiye baktı. 

Nedime teyze annemi sakinleştirmek için “yok bir şey. Kızlara bir şey olmadı. Sadece korktular. Kaçmayın dedim ama beni dinlemediler.” 

Annem her ikimizi de  Nedime teyzenin yardımıyla yerden kaldırdı. Dikenler, giysilerimizi yırtıp geçti. örgü şişlerinden biri benim karnıma battı. Bereket versin ki, fazla derine inmemişti. Annem, örgü şişini karnımdan çıkardıktan sonra tülbendiyle bağladı. 

Kan akmamıştı ama annem, emin olmak için beni sağlık ocağına götürdü. Pansumandan sonra tekrar eve döndük. 

                        O günden sonra Bobi hiç bize yanaşmadı. Her şeyi anlamış gibi hep uzak durdu. Bizi görünce yolunu değiştirdi. Zaten bizde Bobiyi gördüğümüzde evden çıkmıyorduk. 

Babam uzun yıllar bizimle alay etti. Bobinin her gün üç insan yuttuğunu, bizim korkmamızın çok normal olduğunu söyleyip durdu. 

Şimdi; ne o mahalle, ne babam, ne de Bobi kaldı.