SAKIN HAA!
“Herkes kendi ikbaliyle sevilir.” Atasözünün ne manaya geldiğini sanırım anlamışsınızdır. Uzun uzun size izah edecek değilim.
Her kim, ne yapıyorsa, kendine yapar. Yapılan her iyilikte yine insanın kendisine yaptığı iyiliktir. Kötülük, içinde aynı şeyleri söyleyebiliriz.
Bunları niye anlattım? Diye düşünebilirsiniz?
Durun, durun canım öyle tepki göstermeyin. Önce, sakin! Evet, önce sakin!
Kimsenin kimseden hazmetmediği günler yaşıyoruz. Bunu bilmeyen yoktur sanırım. Diller, maşallah bir pabuç. Yüzler sanırsınız, masal canavarı!
Yok, yok, yok! Sakın ha! Üzerinize alınmayın. Kimseyi hedef göstermiyoruz. Kimseyle de işimiz yoktur. Herkes kendini iyi bilir. Bir başkasının anlatmasına gerek yok.
Kendini bilen bilir, bilmeyen de kaderine küssün.
Şimdi diyeceksiniz ki, “ben nasıl biriyim?” bana ne, nasıl biri olduğunuzdan. Nasıl kendini hissediyorsan, öylesindir.
Hocanın yanına bir gün koşarak, bir adam yaklaşır. Tek nefes halinde; “Hoca efendi, hoca efendi. Bir tepsi baklava gidiyor.” Der.
Hoca, istifini bozmadan; “baklavadan bana ne!” der.
Adam, daha da heyecanlanarak; “Hoca efendi, hoca efendi. Baklava tepsisi sizin eve gidiyor.” Der.
Hoca aynı üslupla; “bundan sana ne!”
İşte olaylar bu kadar açıkken,hala neyin pazarlığı yapılıyor? Bir başkasının malıyla mülküyle kısacası neden hayatıyla yakından ilgileniliyor?
Herkes kendi işine gücüne baksa, bir çok olaylar kendiliğinden çözülecektir.
Birinden hoşlanmayabilirsin, ancak ona çamur atamazsın. Onu itham edemezsin. Seninle, aynı şeyler düşünmek zorunda değildir.
Burada önemli olan nedir biliyor musunuz? Hak ve hukuk bilmektir. Kimsenin hakkını yemeyeceksin. Bir başkasının malına göz dikmeyeceksin. Dahası hakkın olmayan bir yerde kendine bir yaşam kurmayacaksın.
Buraya kadar anlaşılmayan sanırım yoktur. Gelelim işin diğer tarafına haksızlığı bildiği halde ses çıkarmadan bir başkasını olayın içerisine çekenlere.
Şimdi yine bazıları kendine pay almak için satırları nefes almadan okuyacak.
Sakın ha! Böyle bir gaflete düşmeyin. Satırları tane tane okuyun.
Hocanın evine hırsız girer. Yatağı, yorganı alan hırsız. Kapıdan çıkacağı sırada hoca uyanır. Hırsızı, süzdükten sonra “bende geleyim.” Der.
Hırsız hocaya bakarak; hoca efendi sen nereye?”
Hoca gülerek; “taşınmıyor muyuz?”