DUYGU KARAHASANOĞLU


     OTOPARK

     Toplu yerde yaşamak, herkesin harcı değildir.


                                             OTOPARK

 

                      Toplu yerde yaşamak, herkesin harcı değildir. Toplu yerde yaşamanın beli kuralları vardır. Bu kurallara herkes riayet etmek zorundadır. “ben yaparım, ben bilirim, ben böyleyim.” Gibi bencil sözler toplumu hiçbir yere getirmez. 

Bir de buna saygısız davranışlar eklenince, toplum düzeni bir anda bozuluyor. Öyle anlar yaşanıyor ki, tahammül sınırı adeta zorlanıyor. Yapılan hareketler, insana yakışmayacak hareketler olunca, toplumun değer yargıları da bir anda kayıp gidiyor. Hoş görüsüzlük de, eklenince, sonrasını siz düşünün. Bulaşan yumak gibi trafikte karmakarışık hal alıp, bulaşıyor.

                       Maçka’nın pazarı Çarşamba günü. Alış veriş yapmak için pazara gittik. Aracımızı Pazar yerine yakın otoparka bırakmak çok da kolay olmadı. Akan trafiği malumunuz herkes iyi bilir.  Otoparkın girişinde araçlar kuyruk oluşturdu. Sadece giriş değil, çıkışta aynı yoğunluktaydı. Otoparka girenlerin bir şansı vardı, aracı kapıda bırakıp gitmeleriydi. Otoparktan çıkan sürücüler, bencil, saygısız, ahlaksız, hoş görüsüz bir sürücünün yolda bıraktığı aracının yarattığı tıkanıklıktı. Araç, yolu kapattığından o şeridi kullanan sürücüler, diğer şeritten gitmek durumunda kalmasıydı. Ancak diğer şeride geçmekte öyle kolay değildi.  Neyse, biz aracımızı otoparka bırakıp, Pazar yerine doğru yürümeye başladık. Sağlı sollu sebze, meyve tezgahların arasından  geçerek, kendimize uygun tezgaha yanaştık. Büyük enflasyon karşısında bu haftaki Pazar fiyatları uygundu.

Domates ve salatalığın kilosu geçen haftalara göre çok düşüktü. Her ikisi de 5 TL’ydi. Diğer sebze ve meyvelerinde fiyatları o ölçüde düşüktü.

Alış verişimizi yaptıktan sonra aracımızı almak için otoparka doğru yürümeye başladık. Otopark, aynı  yoğunluğa devam ediyordu. Araçların kimisi giriyor, kimisi çıkıyordu. Giriş çıkışlarda aksaklık yaşanmasın diye görevliler ellerinden gelen gayreti gösteriyordu.

Aracımızı almak için görevliye girişte aldığımız fişi uzatıp beklemeye başladık. Bu arada otopark ücretini de zaman kaybı olmasın diye ödedik. Beş on dakika sonra aracımız, otopark görevlisi tarafından getirildi.

Alış veriş yaptığımız meyve ve sebzeleri bagaja koyduktan sonra çıkışa doğru  ilerledik. Otopark çıkışında saygısız birinin aracını çektiğini yazmıştık ya, onunla karşılaştık. Araç, aynı yerde öylece durmaya devam ediyordu. Ortada ne sürücüsü var, ne de içinde bekleyen  birisi var. Kaldırımın üzerinde ekmek satan satıcıya sorduğumuzda, satıcının cevabı; “bak görüyor musunuz, çok oyalanmayacağım, hemen gelirim. Aracım burada kalsın demişti.”

Ekmekçinin yanıtından sonra arka tarafa baktım. Aracımızın arkasında en az on beş araç bekliyordu. Yandaki şeritte ise otoparka girmek için araçlar arka arkaya otoparka doğru yavaşça ilerliyordu. Bir müddet böyle bekledik.

Otopark görevlisi otoparkta yer olmadığını söyleyince otoparka giriş yapmak isteyen araçlar geri geri çıkmak zorunda kaldı. Onlardan boşalan şeride geçerek, bu izdihamdan kurtulduk. 

                   Tek bir şey söyleyeceğim, toplumda yaşamasını bilmeyen insanlar, toplumda yaşamayacak. Trafiği de, alt üst edip, izdiham yaratmayacak.