Fatma Karahasanoğlu


ON BİR AYIN SULTANI

Ramazana birkaç gün kaldı. On bir ayın sultanı yine gönüllerimizi şenlendirecek. Ramazan geldi mi evlerde şenlik ve heyecan olur. Ancak değişen zamanla birlikte ramazanlarda değişti.


                                            ON BİR AYIN SULTANI            

 

                       Ramazana birkaç gün kaldı. On bir ayın sultanı yine gönüllerimizi şenlendirecek. Ramazan geldi mi evlerde şenlik ve heyecan olur. Ancak değişen zamanla birlikte ramazanlarda değişti. 

Evlerde yufkalar açılırdı, şimdi ise marketlerde paket içinde yufkalar satılır oldu. 

İftara yakın  yemek tabakları, tatlı tepsileri komşular arasında karşılıklı alınıp verilirdi. Şimdi ise herkes kendi evine kapanıp, kaldı. 

Kimse kimsenin halini anlamadığı gibi hal hatırını da sormaz oldu. 

                        On  bir ayın sultanı ramazan bir ay boyunca evlere misafir olacak  bu öyle misafir ki, sofralardaki bereketi, diğer günlerden çok daha farklı. 

Akşam ezanıyla açılan oruçlar, bir bardak suya uzanan eller, ramazanın feyzini çok iyi anlayan kalpler. Dudaklardan dökülen dualar, amin demek için açılan eller.

                      Ramazan aylarında Osmanlı döneminde,  zenginler, tebdili kıyafet giyerek, bilmedikleri mahalle ve sokakları dolaşırlardı. Bakkalın veresiye defterini alırlar, ne kadar hesap varsa ödeyip giderlerdi. Giderken de,”Allah, kabul etsin.” Derlerdi. 

Borcu ödeyende, borçlu olanda birbirlerini hiç bilmezdi. 

Yardım edilirken, tanımak ve bilmek önemli değildir. Önemli olan yardım etmektir. İhtiyaçlı olanı gözetmektir. Sağ elin verdiğini, sol el bilmeyecek. 

Yardım etmek bu kadar önemlidir.

Ramazan, aylarının olmazsa olmazı sahurdur. Sahura kalkmak ramazanın tüm güzelliklerini yaşamak demektir. Sahurun verdiği feyz, iftarla bütünleştiği vakit, orucun tadı başka güzellikte olur.

                  Ramazan ayının gelmesiyle birlikte insanlarda ki, huzurda kendiliğinden oluşmaktadır. 

                 İbrahim Ethem, bir gün odasını temizleyen hizmetçinin yatağında yattığını görür. Ve öfkelenir. Hizmetçiye bağırır ve dövdürtür. 

Ancak hizmetçi gülmekten  kendini alamaz. Yediği her dayak hizmetçinin gülmesini daha da, artırır. 

İbrahim Ethem,dayanamayarak, hizmetçiye neden güldüğünü sorar. 

Hizmetçi, “odanızı temizlerken, kendimi birden sizin yerinize koydum. Bir kaç dakika siz oldum. Ve dünyanın dayağını yedim. Siz ahrette acaba ne kadar dayak yiyeceksiniz diye düşünüp gülmeye başladım.”

İbrahim Ethem, o günden sonra tacı ve sultanlığı bırakır.

On bir ayın sultanı Ramazan ayı tüm İslam alemine hayırlı olsun.