ÖFKE
Öfkelenen bir insanı durdurmak zor olduğu kadar, kolaydır. Her şey akıl yolundan geçer.
Bir insan neden öfkeye kapılır? Öncelikle bunu analiz etmek gerekir. Öfkeyle halledilmek istenen konu, sakin konuşarak da halledilir düşüncesi her zaman her yerde hakim olmalıdır. Öfkeyle kalkan, zararla oturur. Çok doğru bir atasözüdür.
Öfkenin sınırı yoktur. Her öfkelenen adam öldürse, dünyada yaşayacak kimse kalmaz.
Her kim olursa olsun öfkesini kontrol altına alması gerekir. Haksızlığa uğrasa da, öfkelenmeden işini hallletmelidir.
Konuşmak kadar güzel bir şey olmadığına göre istişare ile, olaylara yaklaşmak kadar akıllıca bir iş yoktur.
Aklını kullananlar,öfkesini kontrol altına alanlardır. Diğer bir ifadeyle öfkelenip, şiddete baş vuranlar da, psikolojisi bozuk olanlardır.
Peygamber Efendimiz bir hadisinde; “öfkelendiğinizde ayaktaysanız, oturun. Oturuyorsanız uzanın.”
Demekki öfkeyi kontrol altına almak için yapılması gereken bazı hareketler vardır. Her kim öfkesini kontrol altına almasını biliyorsa, o insanın çevresine zarar vermesi mümkün değildir. Herkes “ben” derse, o toplumun hali nice olur. Şiddet kendisine her yerde yer bulur.
Bunun için fazla yer aramaz. Caddede, sokakta, evde her yerde kendisine ayrılan yer vardır.
Önemli olan şiddetin kendisine ayrılan yerleri yıkmak. Onu bulunduğu yerde barındırmamak. Serseri mayın gibi dolaşarak nerede patlayacağı belli olmaz.
Trafikte yol verme kavgasında şiddet, hemen kendini belli eder. Kiracı ev sahibi arasında da,şiddet ben buradayım diye ortaya çıkar. Maçlarda şiddet fırsat kollar. En küçük olay karşısında kendine yer bulur. Çok geçmeden iyice yerleşir.
İlkokul çağındaki çocuklar bile ufaktan ufağa şiddete baş vuruyor. Birblrlerinin saçlarını çekiyorlar, bahçede top oynarken birbirlerine çelme takıyorlar.
İki komşu arasında fındık kabuğunu doldurmayacak konu üzerine tartışma başlar. Şiddet çok geçmeden yanlarına dikiliverir.
Öfke nerede zayıf kişi varsa, onun beynine girer. İstediği gibi öteye beriye çekerek yönlendirir.
Toplum olarak, üzerimiz düşen görevi yapmalıyız.