Fatma Karahasanoğlu


NİYE OKUMUYORUZ?!

Kitap, dergi, gazete okumaya, neden bu kadar imtina ediliyor? Uzun yazıları okumak zor mu geliyor?


                                                   NİYE OKUMUYORUZ?!

 

                      Kitap, dergi, gazete okumaya, neden bu kadar imtina ediliyor? Uzun yazıları okumak zor mu geliyor? 

                       Okumak, insanın  beynini açar, beyne jimnastik yaptırır. 

Bir romanın yada bir köşe yazısını okumak daha sonra o roman yada köşe yazısı hakkında fikir  terakkisinde bulunmak kadar güzel bir şey olabilir mi? 

Okuyan insanla, okumayan insan arasındaki farkı, ancak okuduğunu anlayıp, yorumlayan biri biliir. 

                       Son yıllarda okuma oranı bir hayli düştü. Nedenleri sıralayacak değilim. Benim bildiğim kitap, dergi ve gazetenin okunmamasıdır.                 

Niye okumuyoruz?! 

İnternet hayatımıza gimesiyle, okuma alışkanlıkları ne yazık ki, kalmadı. İnternette; “beğen, hikaye, durum” gibi işlerle uğraşılır hale gelindi. 

Es kaza facebookta uzun bir yazı göze çarptığında kullanıcı derhal ekranı kaydırarak, başka mecralara gitmektedir. 

Kim tweet attı, kaç beğeni aldı, atılan tweetin içeriği okunmuyor sadece tweet atan kişinin ismi okunuyor.

                       Nasıl bir şey olduysa, herşeye uzaktan bakar olduk. Kitap raflarındaki kitaplar, okunmak ister. Onları, uzaktan seyretmek olmaz. 

Görüyorum ki, bir çok kişinin okuma alışkanlığı yok. Elinde bir cep telefonu sosyal medyada gezinir durur. Ne aradığını kendi de, bilmez.

Hani derler ya; avare, avare!..

                          İlçemizde güzel bir kütüphane var. Yaptıranlardan ve kitap bağışlayanlardan Allah razı olsun. Kimin emeği geçmişse bir kez daha teşekkür ediyorum. 

O kütüphaneye sık sık giderim. Raflarda cinsine göre ayrılan kitapların arasında dolaşmak insana nasıl bir huzur verdiğini anlatamam. 

Hele de, okumak için bir kitap alıp, okuduğunuzda aldığınız haz, inanın dünyada hiçbir yerde yoktur. Satırlarda dolaşırken, kendinizi bambaşka bir yerde hissediyorsunuz. 

Roman kahramanları kitap bitinceye kadar evinizde misafir oluyor. Roman kahramanlarıyla kahvaltı yapıyor, öğle yemeği yiyiyorsunuz, beş çayını pastayla, birlikte içip yiyorsunuz. Günün tüm yorgunluğu roman kahramanlarının serüvenleriyle yok olup giidyor.

İkinci romana başlamadan önce araya bir gün koyuyorsunuz. Nedenine gelince, okuduğunuz roman kahramanlarının sesi, soluğu dimağınızdan henü kaybolmamıştır.

İkinci, üçüncü roman derken gününüzün her anı yeni roman kahramanları ve yaptıkları olaylarla doluyor. 

Şimdi, siz söyleyin? Eviniz her gün yeni misafirlerle dolduğunda mutlu olmaz mısınız? Onlarla vakit geçirirken kendinizi huzurlu hissetmez misiniz? 

İşte, okumakta, evinizde misafir ağırlamaktır. Okumak, yazmak kadar güzel, bana göre hiçbir şey yoktur.