DUYGU KARAHASANOĞLU


NEFES ALMAK

Dar gelirli olunca, geçim sıkıntısının yanında ruhsal bozukluklarda baş gösterir. Hayat pahalılığının her geçen gün artması, bir çok ailenin psikolojisini de, bozmaktadır.


                                     NEFES ALMAK 

 

                           Dar gelirli olunca, geçim sıkıntısının yanında ruhsal bozukluklarda baş gösterir. Hayat pahalılığının her geçen gün artması, bir çok ailenin psikolojisini de, bozmaktadır. 

Alım gücü olmayan aileler, çocuklarını istedikleri gibi yetiştirip, ilgi ve alakayı gösterememektedir. 

Durum böyle olunca, dar gelirli ailelerin çocukları,  toplum içerisinde kendilerini garip, zayıf hissetmektedir. Bu tip çocukların gelecekte nasıl  olacaklarını tahmin etmek sanıldığı kadar zor değildir. 

Her geçen gün bozulan ekonomi, çoğu zaman şiddeti de, beraberinde getirmektedir.

Bu nasıl olur diye  sormaya gerek yok. Her şey açık ve net ortadayken, böyle bir soru, anlamsız ve manasızdır. Hiç kimse kendini farklı gösterip, olaylara kendi açısından bakma lüksüne sahip değildir. 

Asgari ücretinin açlık sınırının altında olduğu  bir ülkede yaşamın ne kadar zor olduğunu söylemeye sanırım gerek yoktur. 

Ha! Bir de emekli var. Emeklilerin durumu hepten acı!..

Birileri çıkmış diyor ki; “emekliler çok yaşadı. Eskiden emeklilerin ölme yaşı; 55-60 arasıydı. Şimdi ise 78’i buluyor.”

Yahu, kardeşim! Allah bir ömür verdi. Bu ömür seni ilgilendirmez. Sen, işine bakacaksın. Yaşıyla başıyla uğraşmayacaksın. 

Bu ülkede herkes gibi emeklinin de yaşam hakkı var. Yıllarca çalışıp, didindi. Elbette bu emekli rahat yaşayacak. Ölene kadar da emekli maaşını alacak.

Öyle haller oldu ki artık insanların  aldığı nefes kıskanılır hal aldı.                 

Bir insanın nefes alıp vermesi Allah’ın, o insana biçtiği ömürle alakalıdır.

                           Son yıllarda, akran zorbalığının artması, başka bir tehlikeyi kapıya getirdi. Yine bunun altında ekonomi ve eğitimi görmekteyiz.  Geçim sıkıntısına düşen aile çocuğuyla yeterince ilgilenememekte. Çocuğun kiminle arkadaşlık kurduğunu, kiminle görüştüğünü ne yazık ki, geçim sıkıntısından dolayı bilemiyor.

Çocuk başı boş kalınca, kendine göre arkadaş buluyor. Sonrası malum. Hiç istenmeyen sonuçlar ortaya çıkıyor. 

Aileler, çocuklarının ruhsal ve fiziksel değişimlerini fark etmek zorundadır. Eğer aile çocuklarıyla yeterli derecede ilgilenirse, çocuklarındaki değişimi fark edip, önlem alır. 

Aksi taktirde çocuk kendine göre geliştirdiği hayata devam eder. 

Sonra da, üzücü can sıkıcı hadiseler hasıl olur.