NE SÖZ KALIR, NE DE NASİHAT
Öğrenci yemekhanede boş yer bulamadığından, profesörün yanına oturur.
Profesör bu durumu kabullenemez ve öğrenciye; “öküzlerle, kuşlar bir arada oturamaz.” der.
öğrenci; “o zaman ben uçayım” der ve kalkar.
Profesör, öğrencinin sözleri ve hareketini içine sindiremeyince öğrencinin sınavda kalması için elinden geleni yapar.
Öğrenci çalışkan olduğundan tüm soruları eksiksiz yapar.
Bunu üzerine profesör; “soruları doğru yanıtladın. Ancak sana bir sorum daha olacak. Yolda giderken, karşına iki kese çıksa; birinde altın, diğerinde akıl olsa hangisini alırsın?” der.
Öğrenci düşünmeden altın dolu keseyi alacağını söyler.
Profesör; “ben aklı alırdım,” der .
öğrenci; “insan neye ihtiyacı olursa onu alır.”
profesör adeta çıldırır. Öğrencinin sınav kağıdına büyük harflerle "ÖKÜZ" yazar ve öğrenciye verir.
Odadan çıkan öğrenci bir kaç dakika sonra geri dönerek; “hocam imzanızı atmışsınız ama notum nerede.” Der.
İki kişi arasında geçen diyalog bir çok olayı anlatırken, bir çok sorguyu da beraberinde getirmektedir.
Olaya öğrenci açısından bakacak olursak, zeki ve hazır cevap. Profesör açsından bakacak olursak, öfkeli ve kıskanç.
Her kim öfkesine hakim olmayıp, karşındakini rencide ediyorsa, bilin ki o kişi güçsüz zayıf kişidir.
Öğrenci hazır cevap olduğu kadar hocasının tahammül sınırını zorlayacak kadar zekidir. Ancak hOcası bundan hazmetmeyip, olayları daha ileri taşımak ister. Ancak öğrenci hocasına yine cevap vererek, susturur.
Son olarak sınav kağıdına not vermek yerine hakaret dolu kelimeyi yazar. Ancak öğrenci hakaret olan kelimeyi hocasına iade eder.
İnsanlar kendi aralarında konuŞurken bir başkasını eleştirmekten oldukça keyif alır. Birinin hakkında konuşmak sanki bala banan ekmek gibi tatlı olur.
Zıt konuşmak, ters cevap vermek, alay etmek marifet gibi sayılır. Bir başkasını rencide etmek, için yarışa girilir.
Etrafınzıa bir bakın bu tiplerden çokça görürsünüz. İnsan olmanın bazı kuralları vardır. Bu kurallar ihlal edildi mi, söylenecek ne söz kalır, ne de edilecek nasihat.