DUYGU KARAHASANOĞLU


NE OLUR, NE OLMAZ!

Neydik, ne olduk,


                                               NE OLUR, NE OLMAZ! 

 

Neydik, ne olduk, 

ne aradık, 

ne bulduk, 

ne söyledik, 

ne söylemedik, 

ne actık; ne de toktuk, 

ne zengindik; ne de fakir…

Kendisini bilenler, bilir. Kendisini, bilmeyenlerde bilmediklerini bilir. 

Aldılar verdiler, 

tuttular bıraktılar, 

yediler yedirdiler, 

çaldılar çaldırdılar, 

sevdiler sevmediler… 

Herkes kendi bildiğini okur. Kimsenin düşüncesine göre hareket etmez. 

Başı boş gezenlerin her birinin aklı bir başkası tarafından çalınmaya müsaittir. 

O dedi, 

bu dedi, 

şu yaptı, 

şunlar yaptı, 

onlar gördü,

 şunlar görmedi, 

onun dediği doğru, 

şunun dediği yanlış.

Kimsenin kimseden haz etmediği günler yaşıyoruz. “Ben biiirim” edasıyla hareket edenler çoğaldıkça çoğaldı.  Yapılan hatanın farkında olunmadığı gibi savunucusu da, arttı. 

Ağızdan çıkan her  kelime kulaklara ulaşmadan kaybolup gidiyor.

Aldandı,

aldattılar, 

üzüldüler,

üzdüler…

Söz sözü açar, sözde aile meclisini. Ev halkı döker kucağındaki taşların hepsini. Yaşananlar bir bir anlatılır. Derde deva, yaraya merhem olunur. Dermanını arayan elbette bulur bir çare.  Sohbet sırasında söz meclisten dışarı derler de, derler.

Göz görür fakat görmez olur. 

Kulak  duyar ancak duymaz olur. 

Ayak adımlar lakin yol almaz. 

Dil konuşur ne çare ki dinleyen olmaz.

Doğruyu söyledi, dokuz köyden kovuldu. Siz siz olun asla düşünmeden konuşmayın. 

Sonra ne olur, ne olmaz!!!