DUYGU KARAHASANOĞLU

Tarih: 08.03.2025 15:45

NASİHATLAR

Facebook Twitter Linked-in

                                                           NASİHATLAR 

 

                Havanın güzel olduğu bir gün gençler toplanıp piknik yapmaya karar verir. Yanlarında içki almayı da, ihmal etmezler. 

 Yolları, Hasan Sezâî’nin dergâhının önünden geçer. 

Sezai  Efendi onları görerek; “Evlâtlar, nereye gidiyorsunuz. Torbaların içindeki şişelerde ne var?” diye sorar.
Gençler, muziplik olsun diye ve hâllerini gizlemek için gülerek;
“Efendi baba! Kıra gezmeye gidiyoruz. Şişelerimizde de şerbet var.” dediler.
Hasan Sezâî tebessüm edip;
“Peki öyle olsun.” Der.
Gençler ayrılıp gittiler. Kıra vardıklarında sofralarını kurdular. Şişelerindeki içkiyi içmeye başladıklarında hepsi birden çok şaşırdı. 

Çünkü şişelerin içindeki içkilerin hepsi şerbet olmuştu. Her biri yolda Sezaî Efendi ile karşılaştıklarını ve konuşmalarını hatırladılar. Bu durumun  o büyük zatın bir kerameti olduğunu anlayıp, tövbe ederek, bir daha içki içmezler. 

                                 

                                                    ***

              Hazreti Lokman (Lokman Hekim), yanında yardımcısı ile ava çıkmıştı. Avdan dönerken bir kabile reisi Lokman Hekim’e bir gece misafir kalması için ısrar etti. Lokman Hazretleri de kabul ederek o gece misafir kaldı. Kabile reisi Hazreti Lokman için bir koyun kestirdi. Hazreti Lokman yardımcısına; “Kesilen hayvanın en temiz iki azasını kes bana getir.” Der.

Yardımcısı, koyunun kalbini ve dilini kesip  getirir.

 Hazreti Lokman; “Aferin bildin.” Der.
İkinci gün başka bir kabile reisi, Hazreti Lokman’a bir gece de kendisinde misafir kalması ve evini şereflendirmesi için ısrar edince, Lokman Hazretleri onu da kırmayıp bir gece de onun evinde kaldı.
Orada da ziyafet olarak bir koyun kestiler. Hazreti Lokman, yardımcısına; “ Hayvanın bana en pis yerinden ikisini kes getir.” Der.

 Yardımcısı yine hayvanın dilini ve kalbini kesip getirir. 

 Lokman Hazretleri yardımcısına; “Aferin bunu da bildin. İnsan ve hayvanın en pis ve temiz yeri, kalbi ve dildir.”

                                ***

       Bir gün adamın biri Behlül’e akıl danışarak; “ Ey Behlül Dana, ben zengin olmak istiyorum, bana ne tavsiye edersin?”
Behlül bir an düşünüp cevap verir; “ Demir al, demir sat.”
 Adam Behlül’ün tavsiyesine uyup demir ticaretine başlar ve kısa zamanda zengin  olur. Zengin olduktan sonra Behlül için “Bu ne budala adam, verdiği akılla herkes köşeyi dönüyor, kendisi fakirlikten kırılıyor” diye düşünür.

 Bir zaman sonra Behlül’ün karşısına çıktı, yeni bir akıl danışarak; “ Ey Behlül Divâne (Dana yerine aptal yerine koyarak divane diyor) ben demir alıp satmaktan yeterince zengin oldum. Biraz da başka bir iş yapayım. Bu sefer ne tavsiye edersin?”
Behlül adamın içini dışını bildiğinden onu kötü niyetine kurban edecek bir tavsiyede bulunur; “ Soğan al, soğan sat.”
 adam soğan ticaretine başlar. Soğan devamlı fire veren bir ürün olduğundan, adam kısa sürede iflas eder.  Kötü kalpliliğin cezasını iflas ederek çekmiş olur. 


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —