DUYGU KARAHASANOĞLU


MUTLULUK

Her  insan mutlu olmak ister


                                                             MUTLULUK 

 

                           

                          Her  insan mutlu olmak ister. Mutlu olmak için yapamayacağı hiçbir şey olmaz. Ancak çoğu kez mutluluğu bulamadan hayatı kayıp gider.

Mutluğunun çerçevesini oluşturmak için ne yapmak gerekir?  Geniş yelpazenin içinde bir çok konu barınır. Her konu kendi içinde bölünür. Bunlar sırayla insanın iç dünyasına uzanır. Yaşam boyunca iç dünyanın serüvenleri arasında bulunur. 

Mutluluk, insanın kendi içindedir. Mutluluğu tetikleyen etkenler nelerdir? mutlu olmak için neler yapılmalıdır. Hayatın farklı karelerine saklanan mutluluğu çıkartmak önemlidir.

Günlük yaşantının koşuşturmasından, kendini tanıyamayan insanlar mutluluğun adını da, ne yazık ki bilmez. sadece günlük işlerin yoğunluğuna kapılır gider. 

Zaman içerisinde yaşantısında ki, eksikliği fark eder. O anda mutluluğun varlığını hatırlar. Ancak mutluluktan ne kadar uzak yaşantı sürdüğünü anlar. 

Aile fertleriyle ilgilenmediğini de, o anda düşünür. Aslında mutluluk insanın kendi iradesindedir. 

Yaradılış gayesini bilip, belli kurallar içerisinde yaşayanlar, mutluluğu bilir.

                          Mutluluk bir insanın kendi içerisinde bulunduğu durumu yansıtır. Çevresinde olan biten her ne varsa, iç dünyasındaki bağlantılarla  doğrudan alakalı değildir.

 Daha doğrusu iç dünyası, dış dünyayla olan bağlantıyı yine kişinin kendi iradesiyle alakalıdır. Mutluluğun tarifi yapılamadığı gibi mutluluğun ilacı da yoktur. 

Kimine göre mutluluk bir avuç sevgi, kimine göre de, bir avuç paradır. 

Kendini iyi tanıyan ve karakterli olanlar, toplum içerisinde her zaman dik duranlardır. Bir başkasının boyunduruğu altına girmeden hür iradesini kullananlardır. 

Mutluluk aslında kişinin aynasıdır. Kişi aynaya nasıl bakıyorsa, kendini öyle görür. Aynanın karşısında çatık kaşlı durursa, aynada ona, öyle görünür. Güler yüzlü aynaya bakarsa, aynanın karşılığı da, o şekilde olur. 

Hiç kimse bunun aksini iddia edemez. 

                         Mutluluğu aramaya çıkan seyyah, gittiği her yerde mutluluğun tarif edilmesini ister. Seyyah, aldığı cevapları beğenmez ve dolaşmaya devam eder.

Küçük bir yerleşim yerine varır. Sokaklar tenha, evler tek katlıdır. Kulübenin kapısının önünde  oturan yaşlı adamı uzun uzun seyreden seyyah, temkinli adımlarla yaşlı adamın yanına yaklaşır. Selam verip oturur. 

Yaşlı adam selam alır, ancak seyyahın yüzüne bakmaz. Yontmakta olduğu tahtayı elinden bırakmaz. 

Seyyah  bir müddet daha yaşlı adamı izler. Sonra dayanamayarak sorar. “yüzüme bakmadan selam verdiniz. Km olduğumu da sormadınız?”

Yaşlı adam; “her gün senin gibi yüzlercesi buradan geçer.”

Seyyahın merakı artar. “nasıl? Kim onlar?”

Yaşlı adam; “ne bileyim ben. Mutluluğu arayanlar.” 

Seyyahın merakı daha da artar. “mutluluğu arayanlar buraya mı geliyorlar?” 

Yaşlı adam başını kaldırıp, seyyahın yüzüne bakarak; “sende mutluluğu arayanlardansın. Oysa mutluluk, senin kendi içindedir. Mutluluk; yontmaya çalıştığım bu tahta parçasıdır.”