DUYGU KARAHASANOĞLU


MAVİ GÖK KUBBE

     Mavi gök kubbe altında yaşayan tüm canlılar eşittir. Hiç birinin diğerinden üstünlük yanı yoktur. Doğanın kanunu karşısında tüm canlıların boynu kıldan incedir.


       MAVİ GÖK KUBBE

 

                            Mavi gök kubbe altında yaşayan tüm canlılar eşittir. Hiç birinin diğerinden üstünlük yanı yoktur. Doğanın kanunu karşısında tüm canlıların boynu kıldan incedir. Değişen, gelişen dünyada, insanlar doğayı daha çok katlederek, diğer canlılara yaşam hakkı tanımamaya başladı.

Bir haber oldukça dikkatimi çekti. Haber, Rusya’nın başkenti Moskova’da bir uçağın kuş sürüsüne çarpmasıydı. Uçak içerisindeki yolcular panik içerisinde olacakları beklemeye başladı. Pilot mısır tarlasına acil iniş yaptı. Yolcuların panik yapması doğal olabilir ancak o kuş sürüsü hiç düşünüldü mü? Kuşların da bu dünyada yaşam hakkı olduğu ne kadar çabuk unutuldu. O kuşların akıbetleri ne oldu?

Biz insan oğlu sadece kendimizi düşünüyoruz. Rahatlığımız için yapamayacağımız hiçbir şey olmadığı gibi diğer canlıların yaşam alanlarına girmeyi de, kendimize  hak olarak görüyoruz.

Yol yapmak için ağaçlar kesiyor, dağlar deliyoruz. Orada yaşayan irili ufaklı canlılar, can pazarlığına giriyor. Ayakta kalmak için kendi çabalarıyla güvenli gördükleri alanlara koşuyorlar. Ancak biz insanoğlu kullandığımız makinelerle onların yuvalarını yerle bir edip, yaşam haklarını ellerinden alıyoruz. Bazılarının soyları tükeniyor, bazıları da hayatta kalmak için farklı bölgelere göç ediyor. Bu sadece karada  değil, havada da, özgürce uçan kuşların hayatlarını ellerinden almaya çalışıyoruz. Göçmen kuşlar, genellikle aynı güzergahı kullanır. Ve yine aynı yerlerde dinlenmek için mola verirler.

Bizler ne yapıyoruz? Hava limanlarını kuşların geçiş güzergahları üzerine inşa ediyoruz. Uçağın rotası bu güzergahta olduğunda ortaya hoş olmayan durumlar geliyor. Kainatta tüm canlıların eşit haklara sahip olduğunu yazdım. Ve yine yazıyorum. Kainatta tüm canlılar eşittir.       

Neml  suresinin 17,18. Ve 19 ayetlerinde; “Süleyman’ın cinlerden, insanlardan ve kuşlardan müteşekkil ordusu toplandı. Hepsi de intizamla sevk ve idare olunuyordu. Karınca vadisine geldiklerinde, bir karınca “Ey karıncalar, yuvalarınıza girin.” Dedi. “Ta ki Süleyman ve askerleri farkında olmadan sizi çiğnemesinler.” Karıncanın sözünü işiten Süleyman tebessüm etti. “ey Rabbim,” dedi. “Bana,anne ve babama ihsan buyurduğun nimetlere şükretmeyi ve rızana kavuşturacak işler yapmayı ilham et. Rahmetinle beni Salih kullarının arasına kat.”  

                               Kainatın ve diğer canlılarında bir dili olduğu bilinmelidir. Sadece insanoğlu konuşmuyor. Kainatta her canlı konuşmaktadır. Ancak bunun sırrına ermek o kadar kolay değildir. özellikle günümüz şartlarında yaşayan toplulukların bunu anlayabilmesi oldukça zordur. Zaten bu gerçekler bilinmediği için kainata her türlü eza cefa yapılmaktadır.

Kainat bazen dilini konuşturduğunda nelerle karşılaşıldığı açıkça ortadadır. Var olan dengeleri değiştirmek kainat ve doğada yaşayan canlılara yapılan  en büyük ihanetlerin başında gelmektedir.