KİŞİLİK
Kişilik değiştirilebilir mi ? Bazınız hayır ! bazınız evet, Diyorsa! Doğrusunu bulmak için araştırma gerekir. Nasıl bir araştırma yapılmalı ki, verilerin doğru olduğuna varılmalı.
Genç kadın, kocasıyla abar topar doktorun muayenesine girer. Nefes almadan,
“doktor bey, kocamın kitap okumasını istiyorum. Fakat kocam kitap okumuyor.”
Psikolog bir kadına, bir de adama bakar. Her ikisinin de, yalvaran gözlerini görür. Bir müddet suskunluktan sonra.
“kocanızın yerinde ben de olsam, kitap okumam.”
Kadın, şaşırır.
“Doktor bey sizin gibi birisi nasıl böyle konuşur. Kocama destek mi veriyorsunuz.”
Psikolog, kadına döner.
“yok ama erkekler, söylenenin her zaman aksini yapar. Kocanızda erkek olduğuna göre böyle davranması normaldir.”
Demek ki, kişilik değişmez. Doğuştan kazanılan kişilik yaşla birlikte daha da gelişir. Adam, elli yaşına kadar sorumsuz bir hayat sürer. Elli yaşından sonra sorumluluk alması beklenemez. O, sorumsuz hayatı yaşam biçimi haline getirmiştir. Her söylenini yanlış algıladığı gibi ters tepkiyle cevap verir.
Altmış yaş ve daha yukarısı yaşlarda ki, kimselerin kişiliği değiştirilemediği gibi çocuklaştığı da bir gerçektir. Artık çocuk gibi davranırlar. Sohbet ortamından uzaklaşarak, farklı konuların üzerinde yoğunlaşır.
Bunlar nedir? “Yan komşu ne yaptı? Caddeden kim geçti?” Gibi ilgisiz konuları abartılı şekilde anlatır. Sohbetle hiç bir ilgisi olmadığının farkında bile değildir.
Verilen ömürde elbette farklı kişilikli insanlar ve kişilikler olacak. Ancak belli kriterlerin olması zorunludur. Bu olmazsa, yapılan eylemler insanı yorar. Dahası yıpratır.
Yeni emekleyen bebek, kızgın sobanın kapağını tutmak için büyük gayret gösterir. Minicik elini uzatır, tutmak için sabırsızlanır. Anne, tutmaması için ikaz eder ve geri çeker. Bebek, büyük iştahla dokunacağı sobadan uzaklaştırılınca, ağlar. Anne, anlaşılır dille sobanın yakıcılığından söz eder. Bebek, o günden sonra kızgın sobaya dokunmak için mücadele etmez. Ağaç yaş iken eğilir.