DUYGU KARAHASANOĞLU


     KAHVE TELVESİNDE SOLUKLANDIK                                      

     KAHVE TELVESİNDE SOLUKLANDIK                                      


                                        KAHVE TELVESİNDE SOLUKLANDIK                                      

                                         Trabzon Gazeteciler Cemiyeti restorasyon edildikten sonra gerek, işlerimin yoğunluğu gerek pandemi dolayısıyla yeni şeklini gidip göremedim.

Cemiyet yönetim kurulu üyesi Ayşegül hanımın daveti üzerine  kahve sohbetine geçen hafta katıldım. Cemiyetin hem yeni halini gördüm hem de, uzun süre görüşmediğim arkadaşlarımla görüşme fırsatım oldu

Yeni yüzüyle gazeteciler cemiyeti çok güzel oldu. Daha önce yaysat bayi olarak kullanılan oda, artık sıcak sohbetlerin adresi oldu. Oda küçük ama işlevi büyük. Pencere önündeki koltuktan birine oturdum.

Gözlerimin önünde Meydan parkı ve Uzun Sokak’a giden yol geçip gitti. Geçmişin sayfaları ardına kadar açıldı. Yazılacak söylenecek o kadar şey var ki bir anda sözcüklerde tekerlenip cümle kuramıyor. Geçmişle gelecek arasında uçup giden anılar, anılar!..

              Ben, pencerenin önündeki koltuklardan birine diğerine Fatma  oturdu. Çayımızı yudumlarken, Ayşegül odaya girdi.  Her ikimizi de pandemi kurallarına göre selamlayıp, hal hatır sordu.Uzun süre birbirimi görmediğimizden konuşacak, paylaşacak bir çok konu vardı.  Kahveleri nasıl içeceğimiz sorduktan sonra yanımızda ki, koltuğa oturdu. Sohbetin sıcaklığında kahve fincanları da, önümüzdeki sehpada yerini aldı.

Her yudum kahve, bir yeni konuyu açıyordu. Kahve telvesinde soluklanmanın tadını doyasıya yaşadım. Kahveler yudumlandıkça sohbetlerde koyulaşıyordu. Sütlü çikolata tadına karışan kahve telvesi ağızda hoş bir tat bırakırken, dudaklarda da, sohbetin  sıcaklığı kalıyordu.

              Trabzon Gazeteciler Cemiyeti  UNESCO tarafından "Dünya Somut Olmayan Kültür Mirası" ilan edilen Türk kahvesini kadın gazeteciler ile buluşturmasında, her hafta yeni bir kadın  gazeteciyle tekrar hayat buluyor, bulmaya da devam edecekti. Bir kahve fincanındaki kırk yıllık dost hatırı her daim kalacaktı. Bu dostlardan biri olan  Cansel kapıda göründü.

 Onunla ‘da pandemi kurallarına göre selamlaştık. Pandemi döneminde kalabalık olmamak için her hafta üç dört gazeteci bir araya gelebiliyordu. İnşallah pandemi biterde toplu olarak bir araya gelip uzun uzun sohbet ederiz.  Aramıza yeni gelen kadın gazetecilerle de tanışmış oluruz.

                Gazeteci gözüyle olaylara baktığımızdan, objektif ve toplum sorunlarını masaya yatırdık. Sorunlar, bir değildi. Her sorun kendi arasında sorunlara bölünüyordu. Siyasetten sanata, sanattan spora kadar her konu üzerinde konuşup tartıştık.  Günlük hayatlarımızdan kesitler vererek, bugünkü gelinen noktayı paylaştık.

Kısa aralıklı olsa da, sohbetimize cemiyetin sekreteri Yasemin  katıldı. Yaseminle ortak sohbet alanımız dijital oldu. Gelecek yaşantının meyvelerinin bugünden tohumlarının atıldığı konusunda hem fikir olduk. Söylenecek bir çok şey daha vardı. Ancak zaman buna imkan tanımadı. Birkaç saatlikte olsa durdurduğumuz günlük koşuşturmaya tekrar başlamak zorundaydık.

Kısa da, olsa kahve molası benim açımdan iyi oldu. Her şeyden önce menfaatsiz bir kahve sohbetiydi. Her birimiz içimizdeki düşünceleri yansıtmakta çekinmedik. Birbirimizin düşüncelerine ve görüşlerine saygı gösterdik. Konuşurken bile kullandığımız üsluba önem gösterdik.

Her birimizi Trabzon Gazeteciler Cemiyeti şemsiyesi altına toplayan kalemlerimizdi. Biz de, bu kalemlerin hakkını vererek günümüze kadar gelmeyi başardık.