İŞTE MUTLULUK BUDUR
Genç bir adam mutluluğu bulmak için dünyayı dolaşmaya karar verir. Gittiği her ülkede mutluluk için kendine göre bir şeyler arar. Fakat bulamaz. Tesadüfen karşılaştığı yaşlı bilge genç adama ne aradığını sorar. Genç adam tereddüt etmeden mutluluğu aradığını söyler. Yaşlı bilge; “mutluluğu arıyorsan, söylediklerimi yapmalısın.” Der. Genç adam, meraklı gözlerle bilgeye bakarak “tamam” der.
Yaşlı bilge, bir kaşığa zeytinyağı döker. Genç adama uzatarak; “bu kaşığın içindeki zeytinyağını dökmeden gördüğün bu köşkü gez, gel.”
Genç adam, kaşığı eline alır. Ve köşkten içeri girer. Etraftaki halılara, duvardaki asılı tablolara, rengarenk taşlı avizelere göz kamaştıran mobilyalara, perdelere bakar. Hepsine hayran kalmıştır. Fakat elindeki zeytinyağı dolu kaşığı çoktan unutmuştur.
Yaşlı bilge, gördüklerini anlatmasını ister. Genç adam, gördüğü her şeyi ayrıntısıyla anlatır. Yaşlı bilge genç adama kaşıktaki zeytinyağını sorar. Genç adam, kaşığa bakarak; “kusura bakma. Köşkü gezerken kaşıktaki zeytinyağını unuttum.” Der.
Yaşlı bilge, kaşığa tekrar zeytin yağı koyar ve der ki, “tamam şimdi tekrar gez. Fakat zeytinyağına dikkat et.”
Genç adam zeytinyağı dolu kaşığı alarak, bir kez daha köşke gider. Merdivenleri yavaş çıkar, etrafına bakınmadan, elindeki kaşığı dengede tutar. Kendine göre gezdikten sonra bilgenin yanına gider. Bilge, hemen kaşığa bakar. Ve genç adama köşkte gördüklerini anlatmasını söyler.
Genç adam, “kaşıktaki zeytinyağını dökmemek için etrafıma hiç bakamadım.” Der. Yaşlı bilge, “işte mutluluk budur.”
Mutluluğun tarifi yoktur. Mutlu olmak kişiden kişiye değişir. En küçük nesne karşısında mutlu olan insan vardır, dünyaları verseniz mutlu olmayan insan vardır.
Tahta kulübede oturmaktan mutlu olanlar vardır, paha biçilmez yalıda oturup mutlu olamayan vardır. Dünyanın her karesini gezen de, gezemeyende kendine göre bir pay çıkarır. Çıkarılan o pay dır mutluluk.
Mutluluk; maddiyatta değil, maneviyatta aranan huzurdur. Huzurla, mutluluk kelimesi arasında herkes elini vicdanına koyup biraz düşünsün. Düşünmek sizi mutlu etmez.
Düşünün, düşünün, düşünün ve düşünün!
Öğretmen, küçük Ahmet’ten mutluluğu tarif etmesini ister. Küçük Ahmet düşünmeden cevap verir; “mutluluk; babamla birlikte balık tutmaya gitmektir.”
Öğretmen, “mutsuzluğun tarifini yapabilir misin?” küçük Ahmet, yine düşünmeden; “mutsuzluk; annemle, komşuya oturmaya gitmek.”