Fatma Karahasanoğlu


ISPANAKLI BÖREK 

Annemle birlikte komşuya gitmeyi çok severdim.


                                       ISPANAKLI BÖREK                         

 

                      Annemle birlikte komşuya gitmeyi çok severdim. Annem ne zaman komşuya gitse bende onunla birlikte giderdim. Gittiğimiz her komşu, mutlaka ikramda bulunurdu. 

Bu ikramlar çoğunlukla yöresel yiyeceklerden olurdu. Mısır ekmeği, lahana sarması, ıspanaklı börek gibi. 

Mahallemizin her evinde yöresel yemek pişerdi. Öyle anlar olurdu ki, kokular havada birleşip keskin kokular yayardı. 

                    Hafta sonuydu, annem komşuya gitmek için hazırlanıyordu. Önce çoraplarını ardından hırkasını giydi. Olmazsa olmaz, el iş çantasını da aldı. Annemin komşuya gitmek için hazırlandığını görünce, bende gitmek için hazırlandım.   

Annem kapıdan çıkarken, yüzüme dikkatli bakarak; “gittiğimiz yerde yaramazlık yapmak yok. Yanımda oturacaksın, ayağa kalkmayacaksın.” Dedi.

Başıyla annemin söylediklerini onayladım. Dokuz yaşındaydım ama her şeyi anlayabiliyordum. Annemin beni ne için ikaz ettiğini bildiğimden söylediklerini kabul ettim. Evimizin karşısında tek katlı evin merdivenlerinden, ben önden annem arkadan çıktık. 

Tahta kapıdan dar uzun koridora girdik. İkinci tahta kapıdan içeri girdiğimizde Hanım Yenge dar sedirin üzerinde oturuyordu. Kapının karşısında kuzine soba, söndü sönecekti.  Tezgahın üzerinde televizyon açık odaya ses cümbüşü yapıyordu. Hem oda hemde mutfak olarak kullanılıyordu. 

Sobanın önünde tahta sofrada evin gelini Cahide abla yufka açıyordu. Açtığı yufkaların içerisine ıspanak koyduktan sonra tepsiye rulo şeklinde diziyordu. 

Çocuklarda etrafta gezinip duruyordu.

Annem,  selam verip içeri girdi. Bende annemin arkasından içeri girdim. Hanım yenge ayağa kalkıp yer gösterdi. 

Cahide abla ayağa kalkmaya yeltendi ama annem oturmasını işaret etti. Sadece hoş geldin demekle yetindi. 

Dar sedirde oturduk. Annem, Hanım yengeyle konuşurken bende etrafı incelemeye başladım. Gözüm televizyona takıldı. Belgesel vardı. Aslanların dünyası anlatılıyordu. . Dikkatimi çekti. İzlemeye başladım. Çocuklarda dar sedire boy sırasına göre oturdu. 

Cahide abla, börek tepsisini, fırına sürdü. Sobayı da, harladı. 

Hanım yenge sobanın üzerinde kaynayan bakır göğümün suyuyla çay demledi. 

Cahide abla, fırından çıkardığı böreğin yerine ikinci börek tepsisini fırına sürdü. Sofrayı sildikten sonra tepsiyi sofranın üzerine bıraktı. Şekeri ve bardakları sofraya koyduktan sonra tavşan kanı çayı bardaklara doldurup, sofraya buyur etti. 

Annem itiraz etse de, Hanım yenge ısrar etti. Ben annemin gözünün içine bakıyordum. Evden çıkmadan önce tembihlendiğimden yerimden kalkmıyordum. 

Annem, sofranın önündeki mindere oturdu. Beni de yanına oturttu. Dumanı üzerinde ıspanaklı börek, al benisiyle iştah kabartıyordu. 

Cahide abla böreği dilimleyip tepsiden almamızı söyledi. Çaylar, yudumlanırken ıspanaklı börekte tepside tükendi. 

                     Ispanaklı börek çok yedim ama çocukluğumda yediğim o ıspanaklı böreğin, tadını hiç unutamıyorum.