Fatma Karahasanoğlu


İNSANIN İÇİNDE, İNSAN SEVGİSİ OLMADIKÇA

  Kadın cinayetleri azalacak yerde hız kesmeden devam ediyor. Bunun önüne geçmek için her bireye büyük görevler düşmektedir.


                                  İNSANIN İÇİNDE, İNSAN SEVGİSİ OLMADIKÇA

 

 

                        Kadın cinayetleri azalacak yerde hız kesmeden devam ediyor. Bunun önüne geçmek için her bireye büyük görevler düşmektedir.

İnsanlar arasındaki iletişim kopukluğu her geçen gün arttığından duyarsızlık örneklerine, ne yazık ki rastlamaktayız.

İletişim ne demek? Öncelikle bunun cevabını bilmek gerekir. Teknoloji geliştikçe, şehirleşme adı verilen apartmanlar çoğaldıkça, anneler çocuklarının kölesi oldukça söylenecek her söz boşunadır.

Annelerimizin, babaannelerimizin yetiştirdiği çocukların profiliyle bugünkü annelerin yetiştirdiği çocukların profilini karşılaştırmak her aklı selim ,insan için ortadadır.

 Alışagelmiş bir söz olan “zamane .çocukları” biz buna  zamane çocuğu değil, “zamane annesi” desek daha iyi olur.

İnsanın içinde, sevgisi olmadıkça, şiddet artarak devam edecektir. Bunun aksini söylemek yada ispat etmek paneller, konferanslar düzenlemeye gerek yok.  kurulan aile dünyaya getirdiği çocuğu iyi terbiye edip yetiştirirse, toplumda değil, kadın cinayetleri hiçbir şiddet kendine yer bulamaz.

Ağaç yaş iken eğilir, demir tavında dövülür. Bu atasözlerinin ne manaya geldiğini çok iyi bilip analiz etmek lazım. Dünyaya gelen her bebek masumdur. Büyüdükçe ailenin ve çevrenin etkisiyle kişiliğini kazanır. İyi yönde yetiştirilirse iyi,, kötü yönde yetiştirilirse, kötü olur. Bunu anlamayacak kadar akıllar kıt mı?

                            Toplumsal sorunların giderilmesinde herkese görev düşmektedir. “Bana dokunulmasın” yada “ben anlamam” gibi söylemler sadece kaçışın işaretedir. Bu kaçışlar, toplumun hangi sürece gideceğini açıkça belli eden süreçlerdir. İnsanlar konuşa konuşa anlaşır ilkesi ne yazık ki, rafa kaldırıldı. Bunun yerine sanal ortamlarda geyik ön plana alındı. Muhakeme etme  özelliği de, neredeyse kayboldu.

Sanallarda arkadaş aranacak, yemek tarifleri sanal ortamda bulunacak, muhabbet sanal ortamda yazışarak yapılacak. Sonra da, kafalarda soru işaretleri yaratılacak.

Kusura bakmayın  ama kimse kendisini kenara çekmesin. Her gün şiddetin dozu artıyorsa, ve buna cinayetler ekleniyorsa, hepimiz elimizi vicdanımıza koyup sorgulamalıyız.

İş işten geçtikten sonra hayıflanmanın,dövünmenin, pişmanlık duymanın bir mantığı yoktur. Hoca, suya gönderdiği çocuğuna bir tokat atar.  Çocuk neye uğradığını şaşırır. Hocanın komşusu hocaya; “neden çocuğa tokat attın.” Der. Hoca; “suya giderken elindeki testiyi kırmasın diye.” Komşu, daha da şaşırarak “testiyi kırmadı ki?” hoca gülerek; “testi kırıldıktan sonra çocuğa vurmanın manası yoktur.