HER ŞEY ORTADA
İklim değişikliği mi, yüksek enflasyon mu bilmem ama bir çok kişinin psikolojisinin bozulduğunu rahatlıkla söyleyebilirim.
Şimdi, diyeceksiniz ki nereden biliyorsun. Anlatayım, efendim! sokağa çıktığınızda insanların yüzünü incelemeniz yeterlidir.
Her birinin yüzünde endişe dolu bakışlar, dudaklarında kaygılı duruşlar. Yanaklar sarkık, elmacık kemikleri çıkık. Yönünü bulmaya çalışan çaresiz ayaklar, iki yana düşmüş eli boş kollar!..
Şimdi anladınız mı?
Umutsuzluk, çaresizlik sokaklarda kol gezerken, birileri Karun gibi zenginleşiyorsa, sözün bittiği yerdeyiz, demektir.
Üç günlük dünyada kutuplaşma, adam kayırma ne için?
Barış içinde yaşamak varken, huzurlu olmak yerine neden huzursuzluk ön planda?
Şimdi de, başka sesler duyuyorum. Benim kimseyle işim olmaz. herkesin insan gibi yaşama hakkı olduğunu düşünüyorum.
Haa, bu arada hiç kimse konuları öteye beriye çekmesin. Görünen olaylar, görünen işler ortadadır. Hepimiz bu dünyada misafiriz. Günü gelen ardına bakmadan bu dünyadan göçüp gidiyor.
Hayat akışı içerisinde yaşanan olaylar, insanın belleğine öyle saplanır ki, ömrünün sonuna kadar saklar.
Şimdi gelelim asıl meselemize! O dedi, bu dedi, şu gitti, bu geldi, o yaptı bu yaptı, bu gibi kelime oyunlarıyla sizleri oyalayacak değilim.
Milyonlarca emeklinin on gözle beklediği maaş artışı ne yazık ki, SKK, Bağkur emeklilerine şok etkisi yaptı.
Haa unutmadan, şunu da yazmak istiyorum kimse yazdıklarımı cımbızla alıp, kendine göre siyaset yapmasın.
Emekli maaşları siyaset malzemesi değildir. Şu anda emekliler zor durumda değil mi? Alım gücü her geçen azalmadı mı?
En düşük SKK aylığı on bin TL olmuş.
Gelir dağılımdaki bu eşitsizlik, her geçen artarak büyüyor. Bu gidişle bu eşitsizlik, daha da büyüyeceğe benziyor.
Sebze, meyve, kuru gıda fiyatları belli, et ürünlerinin fiyatları da ortada. Ev kirası, elektrik, yakacak, su giderleri de ortadayken, emekli maaşlarına yapılan zam oranı bunun yanında devede kulak kalmaktadır.
Bir emeklinin tek başına yaşaması imkansızdır. Aldığı maaş belli, o maaşla hangi ihtiyacını karşılayacak?
Kimse kimsenin halinde anlamaz. Sözü gerçekten de çok doğruydu. Tok olan, aç olanın halini bilmez.
Hoca bir gün ağaçtan düşer. Ağrılar sızılar içerisinde kıvranırken; “bana doktor değil, ağaçtan düşeni getirin.” Der.
