DUYGU KARAHASANOĞLU


HER DAVETE GİDİLMEZ

Günümüzde öyle olaylarla karşılaşıyoruz ki, eğitimli insanın bile eğitimsiz insandan farkı olmadığına tanık oluyoruz.


                                 HER DAVETE GİDİLMEZ 

 

                    Günümüzde öyle olaylarla karşılaşıyoruz ki, eğitimli insanın bile eğitimsiz insandan farkı olmadığına tanık oluyoruz. 

Her kim olursa olsun edep ve adabı bilecek. Üslup çok önem arz eder. Birine bir şey  söyleyeceği zaman önce karşısındaki kişinin ne söyleyeceğini öğrenmek için dinlemesini bilecek. 

Tabii tüm bunlar edep ve adapla alakalıdır. Hangi okulu bitirirse, bitirsin hangi branşta ders verirse versin, önemli değil. 

Önemli olan beşeri eğitimin yanında din eğitiminin alınmasıdır. Tek eğitim alanlar, sac ayağının eksik ayağına benzer. Beşeri eğitim almış olabilirsin, ancak din eğitimi almamış isen aldığın eğitiminin de pek önemi olmaz. 

Para için her meslek yapılabilir, buna sözümüz yoktur. 

Ya sözümüz kime?! İşte, burası oldukça önemlidir. Kula kulluk yapılmaz. Bu bilinmelidir. Her kim kula kulluk yapıyorsa, onun aldığı eğitim şüphe uyandırır. 

Şiddet arttı diyoruz, trafikte magandalar çoğaldı diyoruz. Kimse kusura bakmasın! Herkes elini vicdanına koyacak. 

Toplum eğitimsizliğinden söz ediliyor. Ya! “ben eğitim aldım. Mesleğim elimde. Falan görevi yapıyorum.” Diyenlere ne diyeceksiniz. Asıl eğitilmesi gereken onlardır. 

Hiç kimse bu gerçeği görmek istemiyor. Doğru! Gerçekler acıdır.

Ahlak ne demek? Her şeyden önce bunu bilmek gerek. Sen, her şey olabilirsin, kariyerinde var, makam deseniz ha keza. Ancak kariyer ve makam dünya için geçerli. 

Ya  sonrası! Evet sonrası! Cevap veremiyorsunuz değil mi? Veremezsiniz tabii. Çünkü. Cevap verecek durumunuz söz konusu değil.

Bugün koltuk sevdalılarını makam düşkünlerini, unvan peşinde koşanları çok gördük. Yıllar sonra ne oldu biliyor musunuz? 

Her biri bu dünyadan göçüp gitti. Nereye, ahret yurduna. Günahlarıyla, sevaplarıyla dünyadaki çok sevdiği koltuğu bırakarak gitti. 

Yoksa sizde öyle misiniz? Koltuk düşkünümüzsünüz? Yok canım siz öyle değilsiniz,

Bir şey hatırlatmak isterim. Kim ne yapıyorsa kendisine yapar. Kendisine yapar da, bazen karşısındaki insanın sinir uçlarına dokunur. 

İşte, o zaman tüm dengeler alt üst olur. 

Davete icabet etmek gerekir. Gelen her davete katılmaya çalışırım. 10 Kasım Atatürk’ü anma programına katılmak için salona gittim. Önce kapıdaki öğrencilerin bakışlarına maruz kaldım. Neyse salona girdik. Her zaman tercih ettiğim üçüncü sıraya yöneldik ki, biri kadın biri erkek öğretmen; “buraya oturamazsınız. Başka yere gidin.” 

Bakışlarımızı her iki öğretmene çevirip nedenini sorduk. İki öğretmen aynı anda; “burası protokol”. Bir an sukut oldu. Salonun kapısında Kaymakamlık yazı işlerinde şef olarak görev yapan İsmail bey, hızlı adımlarla yanımıza gelerek; “hocam, onlar oturabilir.” Dedi. 

Ve oturduk. Ancak o iki öğretmenin bakışlarını ve yüzlerini asla unutamam, özellikle sarf etmiş oldukları sözleri. 

Şunu anladım ki davet edilseniz de, gitmeyeceksiniz.