Fatma Karahasanoğlu


HAFIZAMDA SAKLIDIR

Okullar kapanınca  Kuran Kursu açılır.


                        HAFIZAMDA SAKLIDIR 

 

                         Okullar kapanınca  Kuran Kursu açılır. Annemde, her okul kapandığında beni mutlaka Kuran Kursuna gönderirdi. Kuran Kursuna gitmek beni her zaman heyecanlandırmıştır. Duaları ezberlemek, hocanın anlattığı kıssadan hisseler, benim için çok değerliydi. 

Yedinci sınıfa geçtiğim yaz tatiliydi. O yıl müfredatta din dersi seçmeli ders olarak kabul edilmişti. Bende bir dersin ağırlığından kurtulmak için din dersini seçmeli ders yaparak, o yıl derse hiç girmedim. 

Ancak din dersi öğretmeni, dinleyebileceğimi yazılı ve sözlü yapmayacağını söyleyince, derslere katılırdım. Sınavda hep benim bildiğim dualar çıkıyordu. Bir çok arkadaşıma yazılıda yardım ettiğimi hatırlarım.       

Bir gün ders çıkışı, hocam beni durdurarak; “din dersine neden girmiyorsun? Duaları biliyorsun, her soruyu da, cevap verecek bilgin var.” 

Hocama, bir dersin ağırlığından kurtulduğumu söyledim. Bir yıl sonra müfredat değişti. Din dersi artık seçmeli değil. Bende derse girmek durumunda kaldım.

Hoca beni sırada görünce, “Fatma, dağ dağa kavuşmaz ama insan insana kavuşur.” Dedi.       

                          Kuran Kursuna giden çocuklar arasında yarış başlardı. Bende geri kalmamak için elimden geldiğince gayret gösterirdim. Altı çocuktuk. Benden bir büyük bir  kişi vardı, diğerleri benden küçüktü. 

Hocamız camiye girer girmez önce selam verip sonra derse başlardı. Halıların üzerine oturup, kitaplarımızı açıp hocanın ağzından çıkacak kelimeleri kapmaya çalışırdık. 

Her birimiz öğrenme arzusu içinde olsak da, aramızda bulunan Erdoğan adlı çocuk daha gayretliydi. Hocanın her dediğini yazıp, can kulağıyla dinlerdi. Duaları bizden önce ezberlerdi. Ben duaları ezberlemek için sürekli tekrarlardım. Ezberleyemediğim zaman anne anneme gidip yardım isterdim. Anne annemde, elinden geldiğince ezberlemem için yardım ederdi. 

Birkaç hafta Kuran Kursu devam etti sonra benden büyük arkadaşım  kursu bıraktı. 

Bende daha gitmek istemedim. Annem ne kadar söylediyse, beni gitme konusunda ikna edemedi. Arkadaşım bırakmasaydı bende devam edecektim. 

                   Ramazan ayında dedem cami hocasına iftar yemeği gönderirdi. Mahallede her evi sıraya koymuştu. Bize sıra geldiği akşam annem, yemekleri hazırlayıp, iftara yirmi dakika kala beni, kuzenimi, ablamı gönderdi.

Hoca, beni görür görmez, kursa neden devam etmediğimi sordu. ne diyeceğimi önce bilemedim. Sonra arkadaşımın köye gittiğini söyledim. Hoca; “arkadaşın köye gittiyse, sen niye gelmedin?Kuran okumaya geçmek üzereydin. Bıraktığın için çok üzüldüm.” Dedi.

Bende, üzüldüğümü söyleyerek elimizdeki yemekleri masanın üzerine bıraktık.

Bir akşam dedem eve gelip, Kuran Kursuna giden çocuklara Kuranı Kerim hediye edildiğini söyledi. Ben, çok üzüldüm. Anne annem, dedeme “Fatma’ya da bir tane Kuran’ı Kerim alsaydın. Bek ç.ocuk çok üzüldü.” 

Dedem, Kuran Kursuna devam etmediğimi söyledi. Devam etseydim bende Kuran’ı Kerim alacaktım. O gün hala içimde bir yaradır. Ne kadar Kuran’ı Kerim kitabım olsa da, bana verilmeyen Kuran’ı Kerim hala hafızamda saklıdır.