DUYGU KARAHASANOĞLU


     GÖZ YAŞI VE KAN

  İnsanlık, öyle hal aldı ki anlamak neredeyse imkansız. Dünya geneline baktığımızda farklı düşüncelerin yer aldığı insanlığın hangi boyutlara taşındığı açıkça görülmektedir.


                                  GÖZ YAŞI VE KAN

 

                 İnsanlık, öyle hal aldı ki anlamak neredeyse imkansız. Dünya geneline baktığımızda farklı düşüncelerin yer aldığı insanlığın hangi boyutlara taşındığı açıkça görülmektedir.

Gün geçmiyor ki, şiddetin kucağında insan inlemesin. Sadece insan değil, diğer canlılarda bu şiddetten nasibini almaktadır.

İnsanlığın geldiği bu noktaya nasıl açıklık getirilir? Her şey öyle değişti ki, kime ne söyleseniz tepkiyle karşılaşacağınız aşikardır. İşlenen suçlar yapılan eylemler , insanlığın hangi doruk noktasına geldiğinin en açık delilidir.   

               Dünya, sanıldığı kadar büyük değildir. Her toprağı  belli kilometrelerden oluşmaktadır. Artan nüfusa aç gözlülük eklenince, savaşlarda ne yazık ki, kaçınılmaz oldu. Amerika nere, Afganistan nere? Ancak yıllarca Amerika’nın işgalinde  kalan Afganistan 2021 yılının ortalarında Taliban güçlerine terk edilince, farklı süreçler  ülkenin üzerine çöktü. Yıllarca sömürülen açlığa terk edilen halk, Taliban’la da farklı olmadı. Milyonlarca Afgan halkı ülkeden kaçmanın yollarını aradı. Kimi göç yolculuğunda ölüme yelken açtı. Kimi de, yakalanarak idam edildi. Bazıları da, istediği ülkeye giriş yaptı.

İki çocuğuyla ülkesinden kaçan Afgan kadını İran köyünde donarak ölmesi, fotoğrafı en güzel anlatmaktadır. Amerika’nın sömürücü düzeni Taliban’ın gelmesiyle de değişmedi. Halk açlıkla karşı karşıya!..

Sadece Afganistan değil! Dünyanın bir çok bölgesinde savaş mağdurlarını görmekteyiz. Yemen’de İran’ın desteklediği Husi’lerin yaptığı katliamlar diğer ülkelerin bu bölgeye hava saldırıları yapması Yemen halkının açlığa ve yoksulluğa terk edildiği de gözler önündedir. Milyonlarca halk bir dilim ekmeği bulmakta zorlanırken, dünyanın teknolojide gelişmesi neye yarar? Her şey dijital olsa robotlar iş gücüne kazandırılsa açlıkla yoksullukla pençeleşen halk için ne ifade eder?

Irak’ta durum çok mu farklı. Özgürlük vaadiyle Amerika’nın girmesiyle başlayan süreç bugünlere kadar geldi. Ölümün, şiddetin her daim kol gezdiği Irakta, yine İran’ın izlerine tanık olmaktayız. Kendine göre geliştirdiği buluşlarla Irak üzerinde farklı oyun düellosuna girmektedir.

Suriye’nin geldiği noktada, çoklu ülkelerin eylemleri göze çarpmaktadır. Bir tarafta;  Türkiye, Rusya, ABD, İran. Bölge  üzerinde, adımlar atarken, Türkiye’nin yapıcı rol üstlenmesi bölge halkının barış içerisinde yaşamasını istemesi milyonlarca mülteciye ev sahipliği yapmasından bellidir. 

Amerika her zaman olduğu gibi petrolün peşinde olup terör örgütleriyle iş birliği içindedir.  İran bu bölgelerde ağırlığını daha fazla hissettirmek için Rusya ile daha farklı diyalog halindedir.  Suriye topraklarında başka planları olduğundan Suriye halkını Türkiye tarafına püskürterek kendilerine alan açması da, başka bir planın parçasıdır.  Bu düşünceler içerisinde olan ülkelerin o topraklarda istikrar ve barış ister mi? Türkiye’nin barış adımlarını her defasında engellenmektedir.

Sömürücü zihniyetler dünyanın  her kara parçasına gitmeyi kendilerine hak bildi. Afrika’nın uçsuz bucaksız topraklarına kirli elleriyle dokundular. Yöre halkını hangi işte kullanmadılar ki?  Yeraltı kaynaklarını çaldıkları gibi canlarını da aldılar. Madenlerde çalıştırdılar, paha biçilmez taşları alıp ülkelerine getirdiler.

Kısacası, kendi menfaatleri için dünyanın her köşesinde göz yaşı ve kan bıraktılar.