“EHEMMİYET VERMEYECEKSİN”
“Adamın biri Musa Aleyhisselâm’a; “Ya Musa, ben bütün hayvanların dilinden anlamak istiyorum. Tur’u Sina’ya gittiğin zaman Allah’tan iste de benim duamı kabul etsin.”.
Musa Peygamber: “Her şeyi bilmek iyi olmaz. Senin hayvanların dilinden anlamaman daha iyidir. Bu sevdadan vazgeç.” dediyse de, adam öğrenmek için direndi.
Musa Aleyhisselâm Tur’a çıktığı zaman Cenab-ı Allah Musa Aleyhisselâm’a;
“Ya Musa! O kulumun duasını kabul ettim, bundan sonra bütün hayvanların dilinden anlayacak. Yalnız her şeye ehemmiyet vermesin, sonra onun için iyi olmaz." buyurmuştu.
Musa Aleyhisselâm, Tur’u Sina’dan geldikten sonra durumu bildirip her şeyle fazla ilgilenmemesini söyledi.
Kendisine selâhiyet verilen adam, akşam ahıra hayvanlarını yemlemeye girmişti. Eşekle öküzün konuşmalarına şahit oldu.
Öküz; “Yahu eşek kardeş, senin işin ne iyi, bana yazın rahat yok, kışın rahat yok. Sabah olacak çifte koşacaklar, ama sense akşama kadar rahat gezeceksin.”
“Bunlar hep senin ahmaklığından. Sabah olunca hasta numarası yaparsın, akşamdan sahibimizin döktüğü yemi bile yemezsin. O da sabahleyin seni bu haliyle görünce çifte koşmaktan vazgeçer ve birkaç gün olsun istirahat etmiş olursun.”
Bu sözler öküzün hoşuna gitti. Yem yemedi ve öyle aç karnına sabaha kadar yattı. Eşek ise öküzün yemlerini de yedi. Bu konuşmaları duyan adam, gülerek ahırdan çıktı.
Sabah oldu, adam ahıra girdi ki, öküz aç. Kalkması için birkaç tekme vurdu ise de öküz kalkmadı.
Adam, tarlaya götürmek için eşeği hazırladı.
Akşama kadar eşekle çift sürdü. Eşeğin emdiği süt burnundan geldi. Eşek akşam ahıra gelince, öküzün geviş getirdiğini gördü. Eşek, bu durumu görünce öküze başka yoldan akıl vererek; “Öküz kardeş, sen böyle yatarsan sahibimiz seni satacak. Bu gün tarlada beni gören köylüler sordular. O da, zaten tembel bir öküzdü, şimdi de hasta oldu. Yarın kasaba vereceğim, dedi. Eğer yarın’ da böyle yaparsan kendini bıçağın altında bil.”
Eşek verdiği akılla sabah çifte gitmekten kurtuldu.
Adam bunların bu konuşmalarını dinledikçe kendi kendine gülerek; “Gördün mü ne kadar iyi bir şeymiş hayvanların dilinden anlamak.”
Adam, ertesi gün horozla köpeğin konuşmalarına şahit oldu.
Horoz; “Yarın efendinin, öküzü ölecek. Sana müjdem var. İyi bir ziyafet olacak senin için.”
Adam bunu duyar duymaz hemen pazara götürüp öküzünü sattı ve zarardan kurtuldu.
İkinci gün oldu, köpek horoza; “ Niye yalan söyledin? Hani ziyafet? Adam öküzü sattı kurtuldu.”
Horoz; “Hiç merak etme! Öküzü sattı ama, yarın kölesi ölecek ve onun hayrına mutlaka bir yemek yedirirler. Sen de artıklarından istifade etsen yeter.”.
Adam bunu da duyar ve kölesini satar.
Köpek gene ziyafete erişemez. Horoza; “-Beni ne kandırıp duruyorsun?” diye çıkışır.
Horoz; “-Ben yalan söylemem… Ziyafet var dediysem vardır. Efendimiz öküz ve köleyi satarak zarardan kurtuldu ama, yarın kendisi ölecek, işte o zaman ziyafetin büyüğü olacak.”
Adam horozdan bunları duyunca etekleri tutuştu. Ne yapacağını şaşırdı ve doğru Hazreti Musa’nın huzuruna çıkıp durumu anlattı; “Hakikaten ben yarın ölecek miyim? Bunun bir çaresi yok mu?” diye yalvarmaya başladı.
Musa Aleyhisselâm; “-Ben sana demedim mi? Her şeye ehemmiyet vermeyeceksin diye… Eğer sen öküzü satmasaydın, o ölecek ve belâ atlatılmış olacaktı. Ama sen onları satmakla başkalarının zarar etmesini istedin. Kendi menfaatini düşünüp, başkalarını kendisi gibi hesap etmeyenin hali budur.” dedi.