DUYGU KARAHASANOĞLU


DÜNYA YOLCULARI

DÜNYA YOLCULARI


      DÜNYA YOLCULARI

                         Dünyada pay edilemeyecek ne kadar çok ülke varmış. Ülkelerde kaos yaratmakta her nedense alışkanlık haline geldi. Hiçbir ülke bulunmuş olduğu ülkenin sınırları içerisinde kalmak istemiyor. Bunların başında kuşkusuz ABD gelmektedir. İnsanları ülkelerinden  göç yolculuğuna zorlayarak,  başka ülkelerde mülteci konumuna getiriyor.

Türkiye her defasında mültecileri Avrupa’ya geçirmiyor onlara adeta tampon görevi yapıyor. Peki! Bu ne zamana kadar böyle olacak?

Avrupa Birliği ülkeleri; “bizim kapasitemiz var. Belli bir mülteciyi hazmedebiliriz.” Söylüyor. Türkiye’nin de bir kapasitesi vardır. Gerek ekonomi gerekse sosyal durum.

Göçlerin önüne geçmek o kadar da zor değil. Mülteciler, bir başka ülkeye kendi istek ve arzularıyla gitmiyor. Ülkelerindeki  olumsuzluklar yüzünden gidiyorlar. Ülkelerini her kim karıştırıp huzursuzluk çıkarıyorsa, mültecileri aslında onlar alması gerekir.

Afganistan hala ABD’nin yarattığı kaos ortamında çalkalanıyor. Buna örnek verecek olursak, 1960 yılında Afganistan’ın nüfusu 9 milyondu. Bugün 32 milyon oldu. 20 yıl sonra bu nüfus iki katına çıkacak. O zaman, ne olacak? 30 milyon insanın yollara düştüğünü tasavvur edebilir misiniz? 

Türkiye bunun altından kalkabilir mi? Sadece Afganistan değil Irak, Suriye, Pakistan içinde durum aynı.  

O ülkelerde iç huzuru bozanlar ellerini çekecek. Ve o ülke vatandaşları göç yolculuğuna çıkmayacak. Olaya her açıdan bakmak gerekir. Her ülkenin yükü kendisiyle beraberdir. Bir başka ülkenin yükünü almak o ülkeyi zaman içerisinde zor duruma sokar.

Avrupa Birliği ülkeleri çok biliyorlarsa, ateş altında inleyen ülkelerde barış rüzgarları estirir ve o ülke insanları da kendi ülkelerinde rahatça yaşar. Umut yolculuğuna çıkmaz.  

                   Dünyada artık savaş yerine barış rüzgarlarının esmesi gerekir. Bir yıla aşkın tüm dünya olarak korona virüsle mücadele ediliyor. Milyonlarca can kaybı var. Virüs, her geçen gün mutasyona uğrayarak yayılımını sürdürürken, can almaya da, devam ediyor. Hal böyle iken, hala savaş çığırtkanlığı yapan ülkeler, neyin hesabı içindedir. 

                 ABD, her nedense az gelişmiş ülkelerin üzerine kabus gibi çökmeyi adet haline getirdi. Bu ülkelerin iç işlerine karışarak kaos ortamı yaratmaktadır. Bu politikasını sürdürürken, 1945’li yılların ambargo taktiğini uyguluyor. Oysa dünya çok değişti. Hiç bir şey eskisi gibi değil. İki savaş gemisini Karadeniz’e gönderme kararı almıştı. Daha sonra bu karardan vazgeçti. Ukrayna Rusya arasındaki gerilim zaten ortada. Bu gerilim hiçbir ülkeye fayda sağlamaz. Diplomatik görüşmeler yapılarak, her iki ülke arasında barış sağlamak varken, ne diye savaş çığırtkanlığı yapılıyor.

Savaşın galibi yoktur. Her ülke üzerine düşen pay kadar alır. Olanlar, yine sivillere oluyor.