Fatma Karahasanoğlu


DOST…

Geçmişe özlem duyulur oldu.


                                                       DOST… 

 

        Geçmişe özlem duyulur oldu. Sohbet aralarında mutlaka geçmişten bahsedilerek o günler yad edilir. 

Biz annemizin ne zaman atacağı terliği bilirdik. 

Banyoya girdiğimizde sabun kalıbını başımıza nasıl vurduğunu hala hatırlarız. 

Komşumuzun evine gidip tok da olsak, hazırlanan sofraya kurulurduk. 

Evlerde açılan yufka ekmeklerin başına geçip, gizlice kenarından koparıp yerdik. 

Komşunun evinde gece yatıya kalıp, sabah kendi evimize giderdik. 

Arkadaşlarımızla kıyafet alış verişi yapardık. 

Birbirimizin sırlarını kimseyle paylaşmazdık. 

Annemizin ne zaman azar geleceğini önceden hesaplardık. 

Kapılarımız açık durur, hırsızlıktan korkmazdık. 

Ramazan aylarında mahallemizdeki cami imamına iftara yakın yemek getirirdik, mahalle sakinleri yemek sırasını bilirdi. 

Evimize gelen misafire önce kolonyağı, sonra şeker tutardık. 

İşte, biz böyle bir neslin çocuklarıyız. İçimize kötülük tohumları ekilmedi. Her şey saf, duru olarak bize anlatıldı. 

Düğüne gitmek için komşumuzu çağırmanın bile bir adabı vardı. Cenaze törenlerine giderken, usulüne göre hareket edilirdi. 

Nerde o günler! Her şey mazinin derinliklerinde kaldı.

          Dostluklar menfaate dayalı olunca, tat da kalmadı. Menfaat olmadan görüşmelerde ne yazık ki, olmuyor. Riyakarlık hat safhaya ulaşınca, geçmişin sayfaları ister istemez, film şeridi gibi gözler önünden geçmeye başladı. 

Eskiye duyulan özlem, dostlukların menfaate dayalı olmadığındandı. Adama göre iş verildiği gibi menfaate göre dostluklar kuruldu. 

Bu durum insanlığın hangi yöne doğru kaydığını açıkça göstermektedir.  Maziyle bugünü karşılaştırdığımda arada  ne kadar  fark olduğunu net bir şekilde görüyorum. 

          Çocukluktan beri dostlukları süren iki arkadaştan biri kurnaz diğeri saf ve dürüsttür. Bir gün kurnaz olan iflas eder. Dürüst ve saf olan dostuna giderek, yardım ister. Dürüst olan,  hiç düşünmeden tüm parasını dostuna verir. 

Ve kurnaz işlerini düzeltir. Yine bir gün kurnaz dost, dürüst dostuna giderek nişanlısını ister. Dürüst ve saf olan,  istemeyerek de olsa, dostunu üzmemek adına nişanlısını verir. 

Aradan zaman geçer. Dürüst  saf olanın işleri bozulur. Kurnaz dostun yanına giderek iş ister. Kurnaz da, arkadaşına iş vermez. 

 Dürüst saf olan hiç kızmaz. Bir gün sokakta yürürken, yaşlı ve hasta bir adam yanına gelir. İlaç alacak parası olmadığını söyler. Cebindeki, paranın yarısını yaşlı adama verir. Ve ilaçlarını alır. 

Bir gün saf ve dürüst olan adamın kapısı çalınır. Yardım ettiği yaşlı adamın öldüğü, kimsesi olmadığından mirasının ona kaldığı söylenir. Dürüst ve saf olan adam kendine büyük daire alıp, işyeri açar.

 Çok geçmeden evinin kapısını çalan yaşlı kadın, aç olduğunu söyler. Saf ve dürüst adam, kadını içeri alır. Kimi kimsesi olmadığını öğrenince yanında kalmasını ister. Yaşlı kadın, genç adama neden evlenmediğini sorar. Genç adam, kimseyi tanımadığını söyleyince, yaşlı kadın işi kendisine bırakmasını ister. 

Çok geçmeden düğün hazırlıkları başlar. Davetiyeler basılır. Dürüst adam, kurnaz dostunu da unutmaz. Ona da, düğün davetiyesi gönderir. 

Düğün günü davetliler, salona toplanır. Dürüst adam, kurnaz dostunu salonda görünce, hem sevinir hem de şaşırır. Mikrofonu eline alır. “çocukluğumdan beri dostumdur. Bir gün iflas eder bana gelir, tüm paramı ona verip, iş kurmasını sağladım. Sonra benden nişanlımı istedi. Onu da verdim. Bir gün benim işlerim bozuldu. Ona gittim. Fakat bana iş vermedi. Ona kızmıyorum. Çünkü benim iyi dostumdur.”

Daha sonra kurnaz dost, mikrofonu eline alır. “anlattıkları doğrudur, iflas edince, bana tüm parasını verip ,işimi kurdum. Nişanlısı kötü biriydi. Başkalarıyla görüşüyordu. Arkadaşıma layık olmadığı için onu istedim ve başımdan def ettim. Dostumun işi bozulunca yanıma geldi iş istedi. Ona iş veremezdim, en iyi dostumun emrimde çalışmasına gönlüm razı değildi. Yaşlı adam benim babamdı. Onu ben gönderdim. Yaşlı kadında benim annemdi. Onu da ben gönderdim iyi bakılsın diye. Şu anda evlendiği eşi benim kız kardeşimdir.”