Fatma Karahasanoğlu


                        DOĞADA KASIRGA BEYİNDE FIRTINA      

                        DOĞADA KASIRGA BEYİNDE FIRTINA      


                        DOĞADA KASIRGA BEYİNDE FIRTINA                                        

 

                 

                 Küresel ısınmayla birlikte doğal afetlerde yaşanmaya başladı. Hemen hemen dünyanın her yerinde aşırı yağışların yarattığı seller, oluşmaktadır. Muson yağmurlarının Hindistan’da etkili olduğu gibi ülkemizde de Muson yağmurlarına benzeyen yağışlar vatandaşı zor durumda bırakmaktadır. 

Sel felaketlerinin bazıları ölümle  sonuçlanmaktadır. Özellikle giriş katlarında yaşanan sorunların ağır bedelini yine vatandaş ödüyor. Ne kadar önlem alınırsa alınsın, alt katlara su baskınını önlemek hiç de kolay değildir. bunun için alt yapı çok önem taşımaktadır. Yağmur sularını hızla tahliye ederek biir sistem olmalıdır. Logarların  tıkanması sorunların başında geldiği gibi dere yataklarında evlerin yapılması da, bir başka sorundur. Doğal afet karşısında elimiz kolumuz bağlı olabilir ancak alınacak önlemler sorunları asgariye indirebilir bunun için yapılması gereken en önemli maddelerden biri dere yataklarında yerleşim kurulmamalı. İstinat duvarlarının son  dönemlerde çökmeleri de, ihmal zincirinin bir halkası olarak karşımızda durmaktadır.

               İklim değişikliğiyle bir çok doğal hadiseler yaşanmaktadır. Art  arda gelen yangınların çıkış nedenleri ne olursa olsun, sıkça görülmeleri de, insan kafasında soru işareti bırakmaktadır. Yağmurlar ,iklim değişikliğiyle geldiğine göre binalarda çıkan yangınlar neyle gelmektedir.? Bu soruyu sormadan edemedim.  Bir tarafta seller, kasırgalar, fırtınalar diğer tarafta yangınlar.

Gün içinde birkaç mevsim yaşanmaktadır. Bu durum insan beyninde de, farklı tahribatlar yapmaktadır. Doğada kopan kasırga gibi beyinler de, fırtına kopmaktadır. Bu tür iklimlerin insan belleğinde bıraktığı izler sellerin doğada bıraktığı felaketler gibidir. 

               Bu yüzyılın insanı doğayı acımadan hoyratça kullandı. Bu kullanmanın yarattığı tahribatlar her geçen gün büyüyerek karşımıza çıktı.  Doğanın bizlere sunduğu imkanları yok sayarak, yeni imkanlar aramanın bir manası da yoktu. Doğaya yapılmaması gerekenleri yaptıktan sonra gelen olumsuz sonuçlara da, katlanacağız.

En basitinden bir örnek vermek istiyorum. Piknik yapmaya bir çoğumuz gidiyoruz. Yemek yedikten sonra çöpleri ol orta bırakıp piknik alanını terk ediyoruz. Daha sonra gittiğimizde “ burayı kim pisletti. Poşetleri kim etrafa saçtı? Teneke kutuların burada ne işi var.” Gibi soruları sormaya gerek yok. pikniğe kim gidiyorsa, yemeğini yedikten sonra çöplerini de toplamalı. 

Yeşillik yavaş yavaş ölüyor. Bizlerde daha fazla öldürmeyelim.

İklimler değişmişse, doğal afetler artmışsa, biraz düşünelim.