Fatma Karahasanoğlu


DERS NİTELİĞİNDE

Bir bayram günü Hz. Ömer’in oğlu eski elbise giydiğinden arkadaşları tarafından alay konusu olur. Çocuk ağlayarak babasının yanına gider. Hz. Ömer, neden ağladığını sorar. Çocuk; “bu bayramda da, elbise almadım. Arkadaşlarım benimle alay ettiler.”


                                    DERS NİTELİĞİNDE 

 

                          Bir bayram günü Hz. Ömer’in oğlu eski elbise giydiğinden arkadaşları tarafından alay konusu olur. Çocuk ağlayarak babasının yanına gider. 

Hz. Ömer, neden ağladığını sorar. Çocuk; “bu bayramda da, elbise almadım. Arkadaşlarım benimle alay ettiler.”

Hz. Ömer, haznedarı çağırtır. Haznedara; “maaşımdan avans almak istiyorum.” Der. 

Haznedar; “siz maaşınızı aldınız efendim.” Der.

Hz. Ömer; “bir sonraki ayın maaşımdan avans almak istiyorum.” Deyince 

Haznedar; “siz bana bir ay yaşayacağınıza dair imzalı kağıt verebilir misiniz?”

Hz. Ömer; “öyle bir kağıt veremem.” Der. 

Bunun üzerine haznedar, avans veremeyeceğini söyleyip yanından ayrılır. 

Hz. Ömer çocuğa dönerek; “bak gördün mü, para verseydi, yeni elbise alacaktım.”

Bu sırada çocuk ağlamayı keser. Ancak halife ağlamaya başlar. 

                                               ***                     

                        Cebrâil aleyhisselâm, aklı, hayâyı ve imanı Âdem aleyhisselama getirip dedi ki: "Ya Âdem! Allahü Teâlâ sana selâm ediyor. Getirdiğim şu üç hediyeden birini kabul etmeni emir buyurdu."

 Âdem aleyhisselâm;  “Getirdiğin bu üç hediyeden aklı kabul ediyorum.” deyip aklı aldı.
Bunun üzerine Cebrâil aleyhisselâm îmân ile hayâya;  “Siz gidebilirsiniz” dedi.
 Îman;  “Allahü teâlâ bana emretti  ki, akıl nerede ise, sen orada ol! Bunun için ben akıldan ayrılıp gidemem!”
Hayâ da;  “Allahü Teâlâ bana da aynı şekilde emretti. . Ben de, akıldan ayrılıp gidemem”, dedi.

Allahu Teala kime akıl verirse, haya ile iman da onunla beraber olur. Aklı olmayanın ne hayası ne de imanı olur. 
                                                ***

                     Bir gün, Hasen-i Basrî hazretlerine birisi gelip sorar; “Ya İmam! Din temizliği nedir? Din cevheri nedir? Din hazinesi nedir?”
Hasen-i Basri; “Siz söyleyin, biz dinleyelim.” Deyince soruyu soran adam anlatmaya başlar; 
 “Din temizliği abdest almaktır. Din cevheri, Allahü Teâlâdan korkmak ve hayâ etmektir. Din kuvveti ise, namazdır. Çünkü, Allahü Teâlâ, hayâ eden kulunu methetmiştir. Din hazinesi ilimdir. Çünkü, her kimin abdesti olmazsa, dini temiz olmaz. Her kimin hayâsı olmazsa, onda dinin cevheri olmaz. Kimde Allahü Teâlânın korkusu olmazsa onda dinin cevheri olmaz. Her kimin ilmi olmazsa dinin hazinesi olmaz.”
Bu sözler Hasen-i Basrî hazretlerinin çok hoşuna gider ve; “Söylediklerin hepsi doğrudur.”