DUYGU KARAHASANOĞLU


BİZ İNSANLAR

Hoca bir gün kürsüye çıkar.


                                                        BİZ İNSANLAR 

 

                           Hoca bir gün kürsüye çıkar. Ahaliye seslenmek ister. Boğazını temizler ancak sesi çıkmaz. İkinci kez boğazını temizlemeye çalışır yine sesi istediği gibi olmaz. Birkaç kez daha boğazını temizlemeye çalışır. 

Aslında boğazını temizlemek bahane söyleyecek olduklarını toparlayamadığından böyle bir yol denedi. Söyleyecekleri bir türlü aklına gelmez. Hoca, boğazını temizleme bahanesiyle etrafına bakınır. O sırada oğlu yanına gelerek; “baba, kürsünden inmekte mi, aklına gelmedi?”

                         Hayatta herkesin başına bu gibi olaylar gelir. Benim başıma gelmez diye düşünmeyin belli mi, olur! Hayat sürprizlerle doludur. Bir bakarsınız sizde aynı durumla karşılaşırsınız.  İlle de, kürsüde olmanız gerekmez. Herhangi bir iş yaparken de, aynı durumla karşılaşırsınız. 

Çarşıda, pazarda. Diyelim ki alış verişe çıktınız. Alacaklarınızın listesi aklınıza gelmiyor. Düşünüyor, düşünüyor. Ne var ki, bir türlü aklınıza gelmiyor. Çarşıda dolaşıp duracağına, eve gelmekte aklınıza gelmiyor. 

                       Hayat bu! Her şey biz insanlar için değil mi? Düşünceler yumağının içerisine sarılıp dururken, ne diye farklı olmak için yarışırız. 

Hiç kimsenin diğerinden bir üstünlük yanı yoktur. Hiç kimsenin de, diğerinden farklı yanları yoktur. 

Şartlar, evet şartlar! İnsanı değiştiren o şartlar var ya! İşte asıl suçlu şartlardır. Şartlarda değişiklikler ve eşitsizlikler olur. 

Onları da kim yapar? Tabii ki, dünyalılar. Şimdi diğer gezegenlerden gelip de, eşitszilik ve adaletsizlik yapılmaz. 

İnsana en çok zarar kimden gelir? Tabii ki yakınından. Ve de onu en iyi tanıyandan. 

Kendi kendinize bir soru sormayı akıl edin. “Ben ne yapıyorum.?” Bu soruyu herkes kendisine sormalıdır.  Soru, zor olmadığı gibi cevabıda zor değil. Önemli olan kişinin kendisini eleştirip, kendine, verecek olduğu dürüst cevaptır.

Hiç kimse sütten çıkmış ak kaşık değildir. Günahlar, sevaplar; kişinin dünya serüveninde yaptıklarına göre yazılır.       

                        Koca dünyada zerre kadar yer kapladığımızın ne zaman farkında olacağız? Ne zaman Allah’ın verdiği can emanettir diye düşüneceğiz? 

Hala, “sen, ben” kavgası. 

Ne için bu kavgalar?

Ne için bu doyumsuzluk? 

Ne için kindarlık? 

Ne için hasetlik? 

Ne için böbürlenmek? 

Ne için kibirlenmek? 

Ne için, ne için, ne için?!