Fatma Karahasanoğlu


BİZ ÇOCUKKEN

Zamanla birlikte çocukların  oyun anlayışı da değişti. Belli bir yaş üzerinde olanlar çok iyi bilir.


                                            BİZ ÇOCUKKEN 

 

                            Zamanla birlikte çocukların  oyun anlayışı da değişti. Belli bir yaş üzerinde olanlar çok iyi bilir. 

Çocukluğumuz sokakta çeşitli oyunlarla oynayarak geçerdi. İstop, yakan top, tombala, can gibi oyunlar vazgeçilmezler arasındaydı. 

Annelerimiz evin penceresi yada balkonuna çıkar önce sokağı radar gibi taradıktan sonra oyun arkadaşlarımızı tek tek incelerdi. İlk kez gördüğü yada tanımadığı biri olunca; “kimdir o? Nereden geldi? Annesi babası kim? Nerede oturuyor? Kızım sen kimlerdensin?” gibi sorgu hakimliği yapardı. 

Sokaktaki oyunumuz hava kararıncaya kadar devam eder, annemiz defalarca kontrol ederdi. Hava kararır kararmaz, akşam yemeği için eve çağırır gitmeyecek olsak, azarlayıcı ses tonuyla uyarırdı. 

Annemizin azarlamasından sonra sokakta kalmak mümkün olmazdı. İstesek de, istemesek de, eve gitmek zorundaydık. Eve gidince, suratımız asılır, annemize gücenirdik. Yemek masasına isteksizce ilişir, önümüze konulan tabaktaki yemeğe uzanmazdık. 

Annem, yine devreye girer; “ellerinizi kiraya vermeyin.” Dedikten sonra zorla kaşığı elimize tutuştururdu. Bir müddet kaşığı elimde tutar, sonra yine masaya bırakırdık. 

Annem, tüm bu hareketlerimizi yakından takip eder, sonunda zorla tabaktaki yemeği yedirirdi.        

Annemizden hiç bir şey gizlemezdik. Zaten buna imkanımızda yoktu. Annemiz dedektif gibiydi. Her yanda gözleri var gibiydi; evde, sokakta, okulda, arkadaşımızla konuştuğumuzda. 

Kısacası annelerimiz, çocuklarını iyi tanır, ve iyi takip ederdi.

Bir keresinde sınıf arkadaşımla sokakta, oturuyordum. Annem birkaç kez balkona çıkıp, ne yaptığımıza baktı. Arkadaşımla oyun oynamıyor, ders kitabımızdaki konuları tartışıyorduk. Evin önündeki betona oturmuştuk. Her ikimizin de elinde defter ve kalem vardı. Bir müddet ders çalıştıktan sonra kitaplarımızı defterlerimizi kapattık.

Annem tekrar balkonda görünerek; “ders çalışmanız bittiyse. Eve gel. Kızım sen de, evine git.” Dedi. 

Ben arkadaşıma, arkadaşım da bana baktı. 

Annem, söylediklerini tekrarlayınca ben itiraz ederek; “anne, akşam olmadı. Arkadaşımın evine gitmek istiyorum.”

Annem kaşlarını çatarak, “bugün bitti. Yarın okulda tekrar görüşürsünüz.”

İsteksizce arkadaşımla vedalaştım. Ve eve gittim.         

                        Şimdi gelelim günümüze. Günümüzde sanal bir dünya var. Çocuklar vakitlerinin büyük bir bölümünü sanal dünyada geçiriyor. Anne ve babanın görevi çocuklarının dijital ortamda nerede zaman  geçirdiğini kontrol etmelidir. 

Çocuklar he türlü sitelere girip vakit geçirirken, annede başka bir mecrada olmamalıdır. Çocuğun her türlü girdiği siteden ve bilgisayar oyunlarından haberdar olmalıdır. 

Biz çocukken annelerimiz bizi nasıl sokakta takip ediyorsa, bugünde anneler çocuklarını böyle takip etmelidir.