Fatma Karahasanoğlu


    BİR TOKAT

    BİR TOKAT


                                                BİR TOKAT

                         Karıncaya sormuşlar,”nereye gidiyorsun?” karınca, “dostuma” demiş. Ona soranlar, “sen bu bacaklarla dostuna zor gidersin.” Demiş. Karınca da, “olsun, kavuşamazsam da dostumun yolunda ölürüm.” demiş.

Bugün, dostun yolunda kaç kişi ölür? Bırakın ölmeyi dostunun kuyusunu kazanlarla  sık sık karşılaşmaktayız. Günümüz dostluklarının bir çoğu ne yazık ki menfaate dayalı. Menfaate dayalı olan dostluklarda zaman içerisinde  ne şekilde mutasyona uğradığı ortadadır.

                     İbrahim Ethem’in bir dostu hastalanır. Şifa aranır. Bulunan şifa, İbrahim Ethem’in dostunun iyileşmesi için yüklüce paraya da ihtiyaç vardır. İbrahim Ethem, dostunun iyileşmesi için hiç düşünmeden ahırdaki atını satar. Aldığı parayı dostunun sağlığı için verir.  

Yine günümüzde dostu için kaç kişi o dönemin atı, bugünün arabasını satar. Bırakın aracını satmayı dostunu bir kuruşluk menfaat için satar.

Dost, kelimesi çok güzeldir. Dost demek; sırdaş demek. Dost demek; zor gününde yanında olmak demek. Dost demek; sevinci, kederi paylaşmak demek. Dost demek, menfaatsiz iş yapmak demek!.. 

Aşık Veysel’in şiirinde  “dost dost, diye nicesine sarıldım. Benim sadık yarim kara topraktır.”   

                      Dost, yabana atılacak bir şey değildir. Dost her daim yanında olması gerekendir. Geniş kapsamlı düşünüldüğünde ne mana taşıdığı daha iyi anlaşılır.

İki arkadaş, uzun bir yolculuğa çıkar. Demir arkadaşı Toprak’a bir tokat atar. Toprak, kumların üzerine; “arkadaşım Demir bana bir tokat attı.” Diye yazar. Bir şey söylemeden yollarına devam ederler. Bir müddet sonra Toprak, geçmekte olan bataklığa saplanır. Giderek bataklık onu içine çeker. Demir, düşünmeden arkadaşını bataklığın içinden zor da olsa kurtarır ve kenara alır. Toprak, bir şey söylemeden kayaya “bugün beni en iyi arkadaşım Demir, ölümden kurtardı.” Diye yazar.

Demir, hayretle arkadaşına bakarak; “bir şey merak ettim. Sana bir tokat attım. Kumların üzerine ‘en iyi arkadaşım bana tokat attı’. Şimdi seni kurtardım. ‘En iyi arkadaşım beni kurtardı.’ Sözünü kayaya kazıyarak yazdın.” Der.

Toprak, arkadaşının yüzüne dikkatli bakarak; “tokat attığını kumların üzerin yazdım ki, uçup gitsin diye. Beni kurtardığını kayaya kazıyarak yazdım ki, herkes görüp okusun ve kalıcı olsun diye.”

İşte böyle dostluklar, nifak ve nefret tohumlarını asla büyütmez. Her daim  dostluğun baki kalmasını sağlar.