Fatma Karahasanoğlu


BİR ODA AÇILIŞI

Kelimeleri ne kadar doğru ve yerinde kullanıyoruz.


                                     BİR ODA AÇILIŞI

 

                                 Kelimeleri ne kadar doğru ve yerinde kullanıyoruz. Komiklik olsun yada olmasın günlük hayatımızdaki kesitler görgüsüzlüğün bu kadarını da pes dedirtecek cinsten. Evlerde misafir odası! Adlandırılan oda nedir? Misafir derken, ne kast ediliyor? 

Misafir odası denilen odada koltuk takımları, yemek masası, gümüşlük vb.        

Bu oda günlükolarak kullanılmaz, çocuk girecek olsa, acı bir feryatla, çocuk durdurulur. Misafir odasına misafir alınmadan önce ayaklarına bakılır, edilen ikramlar ev sahibi tarafından göz ucuyla takip edilir, yere düştü mü düşmedi mi!

Misafir odaasının her daim temiz tutulma gibi bir mecburiyeti vardır. Odadaki gümüşlükte olan tabaklar, bardaklar asla kullanılamaz, orada duracak. Niye duracaksa, duracak işte.

                                Sosyal medayadaki paylaşım oldukça dikkatimi çekti. 

Evin babası elinde bir makas misafir odasının kapısına bir kurdela gerdi. Çocuğunu da yanına alarak; “oğlum, şimd, kurdelasını kesecğimiz misafir odasının açılışını yapacağız. Bugüne kadar sabırla bekledik annen ve kız kardeşinde bizi içerde bekliyor.” Dedi.

İçerde duran kadın kaygılı gözlerle eşini süzdükten sonra “olmaz öyle şey. Oda da bir leke görürsem, kafandaki tüm saçlarını yolarım.”

Adam, kurdelayı özenle kestikten sonra misafir odasına ayak bastı. Oğluda arkasından, içeriye girdi. Etrafına meraklı gözlerle bakan çocuk, babasının yanına gelerek; “baba, şunlara bak. Ne güzel tabaklar.” Der. 

Adam, oğluna dokunmamasını söyler. 

Kadın, misafir odasını gezen oğluna ve eşine kızgın gözlerle bakar. Kızına da, sürekli tenbih eder. 

Adam,  gevşek bir ağızla; “misafir odamız iyi oldu. Çay ve pastayla kutlama yapalım.” Der demez.

Kadın, “olmaz öyle şey, burası misafir odası. Sen çayını pastanı dışarda iç ve ye. Buralara dökersin. Sonra temizliği zor olur.”

                          Güler misin ağlar mısın, dedirtecek bir konu. Evlerde bile istenildiği gibi hareket edilemiyor. 

Gürültü yapma, yüksek sesle konuşma, yere bir şey dökme,koltuğa düzgün otur. Öteyi beriyi karıştırma. Misafir odasına her daim girip çıkma. Odada bulunan tabağı bardağı asla kullanma. Halıları kirletme,  gibi şeylerde, insana çok komik gelmiyor mu? 

İnsan ister istemez şunu düşünmeden edemiyor, “ev benim mi, yoksa misafirin mi?” 

Bu kadar kuralcı olmanın manası var mı? Kirlenen yer temizlenir, kırılan bardağın, tabağın yerine yenisi alınır. 

İşi olmayanlar kendine iş yaratır. Ardından da dert edinir. Konuşacak konu da, bulmuş olur.