Fatma Karahasanoğlu


BİR FİNCAN KAHVE

“Vaktiyle İstanbul’da Yemiş İskelesi’nde kahvecilik yapan ve başından türlü maceralar geçtikten sonra kör olan bir adam olan Üsküdarlı halk şairi Vasıf, ondan da Reşad Ekrem'e anlatılan bir hikaye.


                                          BİR FİNCAN KAHVE 

 

              “Vaktiyle İstanbul’da Yemiş İskelesi’nde kahvecilik yapan ve başından türlü maceralar geçtikten sonra kör olan bir adam olan Üsküdarlı halk şairi Vasıf, ondan da Reşad Ekrem'e anlatılan bir hikaye.

Bu adamın bir gün kahvehanesine bir yeniçeri gelip,

–Hey arkadaş! Tüm müşterilerine birer kahve yap, lakin şu kafire yapma! 

Kafir dediği de bir köşede oturup nargile içen bir Rum gemi kaptanı. 

Kahveci tüm müşterilere kahve pişirdikten sonra iki kahveyle kaptanın karşısındaki sandalyeye oturarak; 

– Kaptan, biz de seninle içelim.

 Yeniçeri

– Heeyy! ben sana o kafire kahve yapma diye tembih etmedim mi? Demiş.

Kahveci; 

– Kaptana yaptığım kahve senden değil, ocaktandır ağa! cevabını verir. 

                Aradan uzun yıllar geçmiş. Sisam adasında büyük bir isyan baş göstermiş. Kahveci de yeniçeri ocağında kayıtlı asker olduğu için adaya sevk edilmiş.

Rumlar, ele geçirdikleri Türk esirleri bir meydanda müzayede ile satarlar, arttırıp alan da hemen boğazlayıp kesermiş. 

Müzayede ile esir satmaktan kasıtları da, isyan hareketini beslemek için bir nevi yardım toplamakmış. 

Gün gelmiş, Yemiş İskelesi’nin kahvecisi de Rumların eline esir düşmüş ve diğer esirlerle birlikte o meydanda satışa çıkarılmış. İstekliler kaç kişi ise karşılarına dizilmişler.

O sırada tepeden tırnağa silahlı bir Rum gelmiş.

Bunları gözden geçirdikten sonra bir iskemleye oturmuş. müzayede de başlamış. 

İlk, bir paradan başlarlarmış açılış. Bir can da beş paraya, on paraya kadar çıkarmış. Sıra kahveciye gelince iskemlede oturan o silahlı adam birden,

– Beş kuruş! diye bağırmış.

Arttıran olmayınca da esiri alıp bir muhafız nezareti altında şehirden çıkarmış. 

Zavallı kahveci, “beni beş kuruşa aldığına göre kim bilir ne gibi işkencelerle öldürecek.” diye düşünürken, 

ıssız bir yerde o silahlı Rum :

– Korkma, demiş, sen beni tanımadın ama ben seni tanıdım. Hani bir yeniçeri bana hakaret ettiği zaman sen onu dinlemeyip bana kahve ikram eden Yemiş İskelesi’ndeki kahveci değil misin? 

Kucaklaşmışlar.  

Bir fincan kahvenin yıllar sonraki hatırı.