DUYGU KARAHASANOĞLU


BİR DURAK YERİ

Düşünmek mi suç, yazmak mı


                                             BİR DURAK YERİ 

 

                     Düşünmek mi suç, yazmak mı? Her biriniz mutlaka farklı cevaplar vereceksiniz. Bu konuda kimseyi yadırgayamam.

Hür iradenizle karar almanız en doğal haklarınızdan biridir. Kimsenin etkisi altında kalmadan karar vermeniz sadece kendi lehinize değil, toplumun yararına da olacaktır. 

Sakın ha! Aklınıza başka şeyler getirmeyin. Birinin hakkında konuşmanın gıybet olduğunu bilmiyor musunuz?

Hayır, hayır! Bir daha yalan yanlış şeylerle kafanızı meşgul etmeyin. 

                     Benden tavsiye; uyarsınız, uymazsınız. Yaparsınız, yapmazsınız. Tamamen size kalmış bir karardır. Ancak objektfif bakmayı lütfen öğrenin. İçinizde Allah korkusu olsun. Kula kulluk etmeyin. Doğruya doğru. Yanlışa yanlış deyin. 

Bu dünya bir durak yeridir. Bugün bu durakta bizler bekliyoruz. Yarın  bizim yerimize başkaları bekleyecek.  

Bunu da, aklınızın bir köşesine lütfen yerleştirin. Bakın, suçlamıyorum. Kimseyi zan altında bırakmak istemiyorum. Benim istediğim üç günlük dünya hayatında huzur içinde yaşayıp gitmek. 

Kavgalar ne için yapılır? Bunun da cevabını size bırakıyorum.  Hadi durmayın, içinizdekileri dökün. Sonra rahatsızlık verir. 

                       Dünya hayatına tamah edenlerden her şey beklenir. Menfaatlendiği müddetçe her yere boyun eğer ancak menfaat kesilince, o da birden değişiverir. Bunun örneklerini defalarca gördük.

Neden yanlışa yanlış deme cesareti gösterilemiyor. Neden yapılanlar kişi yada kişilerin yanına kar kalıyor. 

İşte, benim de anlayamadığım bu! 

                     Rahmetli büyükbabamla sürekli fikir terakkisinde bulunurdum. Onunla sohbet etmek inanın benim için çok özel ve güzeldi. 

Yine sohbet ettiğimiz bir gün, büyükbabam; “bak kızım! Sana bir nasihatta bulunacağım. Bir  çok konuları enine boyuna konuştuk. Benim ilk öğretmenlik yaptığım yılları, sonra ki yaşadığım ikinici dünya savaşındaki zorlukları, hep anlattım. Yoksulluğun, çaresizliğin acısını, üç yaşında yetim kaldığım yıllarda öğrendim. Neyse kızım benim demek istediğim başka bir konuydu.”

Büyükbabam nemlenen gözlerini elinin tersiyle sildikten sonra devam etti. 

“asla yalan konuşma. Diyelim ki annen bir yemek pişirdi. Yemek iyi olduysa, iyi de. Kötü olduysa da kötü de. Demezsen, iyi yapılan yemekle, kötü yapılan yemek anlaşılmaz. Bunu hayatın her karesine uyarlayabilirsin.”

Siyah çerçeveli gözlüğünün altından bir kez daha gözlerini sildi. Ve ekledi. “doksan bir yıllık ömrümde çok şeyler gördüm ve yaşadım.  Asla yalan konuşmadım. Muhtaç olan insanlara yardım ettim. Yardım elini uzatırken de reklam yapmadım. Bir elimin verdiğini diğer elim görmedi. Kin tutmadım, sen de tutma. Gıybet çekmedim, sende çekme. Kimsenin hakkını yemedim, sende hak yeme.  Akrabalarımla iyi geçindim, sende iyi geçin. Komşuluklara önem ver. Hal hatırlarını sor. Aman kızım, bu dünya gelip geçicidir.”

                          Her kim olursak olalım, hak yolundan ayrılıp, gaflete düşmeyelim.