DUYGU KARAHASANOĞLU


     BİR DÜNYA İNSAN

     BİR DÜNYA İNSAN


                                                BİR DÜNYA İNSAN

 

                                   Olaylar, insanlar! Canlılar , ölüler! Bir yıla aşkın dünya olarak Covid19’la mücadele etmekteyiz. Bir dünya insan yeniden sağlığına kavuşmak için çare aramaktadır. Aşı  çalışmaları, son hızla devam ederken, aşılama da aynı oranda devam etmektedir. Her ülke kendi yerli aşısını bulmak için adeta yarışa girdi.

Kimi ülke aşı çalışmasının son aşamasına geldiğini, kimi ülkede aşı çalışmalarının çoktan bitirdiğini dile getirse de, bir dünya insan hala virüsün kucağındadır.

                                    Türkiye olarak da, yerli aşı çalışmaları son aşamaya geldi.  Bu arada Çin’den alınan aşılarla, aşılama devam ediyor.

Virüs tablosundaki artışlar, virüsün hala kontrol altına alınamadığının işareti. Vaka sayılarının, yüksek seyretmesi, illere göre renklendirilerek derecelendirildi.

Düşük- mavi. Orta-sarı. Yüksek-turuncu. Çok yüksek-kırmızı. İller, bu renk ve dereceye göre değerlendirilerek, 2 Mart itibarıyla normalleştirilme başladı. Orta ve düşük illerde hafta sonu kısıtlaması kaldırılırken, lokanta, cafe, vb. kurallara uyularak açıldı.

Karadeniz sahili çok yüksek kırmızı renkte olduğundan normalleşme takvimine şimdilik giremedi.  Trabzon’da hala parklarda, oturup, cadde ve sokaklarda dolaşanlar var.

Covid19 virüsünü önemsemediklerini; “bana bir şey olmaz” diyerek savunmaya geçiyorlar. Zaten her şey bir anda olur, dahası bir defa olur. ikinci kez olma şansı yok. İnsan bir kez ölür. Canın yedeği olmadığından yedek can, kullanma gibi lüksü de, yoktur.

                               Kurallara uymak hem kendi sağlığı hem de yakınları ve toplumun sağlığı için önemlidir. Bu bilinçte olmak gerekir. Bana bir şey olmaz diyenler, olayı ciddiye almayanlardır. Hala ev oturmaları, taziye ziyaretleri, cenaze merasimlerine gidenler var. Sonrası malum, bir kişinin bulaştırdığı virüs, onlarca kişinin  hayatına mal oluyor. Karantina süreleri başlayarak, tedbirler daha da sıkılaştırılıyor.

Oysa, herkes düzenli olarak kurallara uyarsa,  gerekli tedbirleri alırsa, corona virüs kolaylıkla bertaraf edilir.

                             Virüsün en iyi tedavi şekli; hastalığa yakalanmamaktır. Bunun için gerekli tedbirlere uyulacak, gerekirse evlerden dışarı çıkılmayacak. Köy ve yayla ziyaretleri rafa kaldırılacak.

 Köyler ve yaylara bu kadar değerliydi de neden onları bırakıp, şehirlere koştunuz? Atadan babadan kalan köydeki yerlerinizi neden kendi haline bıraktınız?  Hiçbir işiniz olmadığı halde şehirlere neden koştunuz? Doğanın cömertliğine aldırmadan, beton yığınları arasında yaşam mı aradınız? Bir avuç tohumu toprağa ektiniz  de, çıkan  tanelerden yiyip doymadınız mı? Şehirde işsiz güçsüz, kaldırım köşelerinde neden iş dilendiniz?  Peygamberler, çobanlık yaptı da, sen çoban olmaktan mı utandın da, şehre inip, şehirli olmaya çalıştın? Şehirli olup da, karnın çok mu doydu?

Corona gelince, bir zamanlar, beğenmeyip çıktığın köyler çok mu güzel geldi?  

                            Her kim olursak olalım, toprağımıza sahip çıkalım. Köyde, yaylada, şehirde bizim. Vatan topağımızdır.