Fatma Karahasanoğlu


        BİR BAŞKA OLURDU BAYRAMLAR!

        BİR BAŞKA OLURDU BAYRAMLAR!


                                  BİR BAŞKA OLURDU BAYRAMLAR!

 

                          On bir ayın sultanı Ramazan ayını uğurladık. İftar yemeklerinde bir araya gelemesek de, camide teravi namazları kılamasak da, ramazanı kendi evlerimizde ailemizle birlikte kurduğumuz sofralarda orucumuzu açtık.

Ramazan etkinliklerini yaşamadık, sahurlarda bile yine kendi kendimize kaldık. Komşuda pişen yemeği yada kendi pişirdiğimiz yemeğin ikramını bile yapamadık.  Ramazanı geçen sene olduğu gibi pandemi kuralları ölçüsünde tamamladık.

Bayram, alış verişi bile eski yıllarda olduğu gibi yapılamadı. Kemeraltı, Semercilerbaşı, Uzun Sokak, Kunduracılar Caddesi, her biri bayram alış verişinden uzak kaldı. Mağazalar kepenklerini sıkı sıkıya örttü. Tam kapanma kurallarına uygun olarak her tarafta büyük bir sessizlik hakim oldu.

 Çocuklar yeni alınan bayram giysilerini değil, daha önceden alınan giysilerini bayram gününde giydi. Çocuklarda bayram harçlıklarıyla birlikte bayram şekerlerini  mahalleden toplayamadı. Güzel bir alışkanlıktan mahrum kalıp, büyüklerinin elini öpemediler. Çocuklarda bayramı, doyasıya çocuk yüreklerinde yaşayamadı.  El öpemedikleri için harçlıkta alamayan çocuklar,  oyun parklarına gidip pamuk şekeri yiyemediler. Salıncaklarda gönüllerince sallanıp, eğlenemediler. Geçen yıl olduğu gibi bu bayramda da, salıncakların boynu bükük kaldı.       

Ardından üç gün bayram sevincini yaşadık. Pandemi dolayısıyla sevdiklerimizle bir araya gelip kucaklaşamadık. Mezar ziyaretleri yapıp, mezar başında dua edemedik.

Pandemi hayatımızı alt üst ederek eski alışkanlıklarımızdan uzaklaştırdı.  Eş, dost, akraba ziyaretleri yapıp kahve içemedik. Hoş sohbetlerin sıcak çayını doyasıya yudumlayamadık. Tatlılar, börekler, çikolatalar, şekerler her biri kendi kendimize yaptığımız ikramlar oldu. Kısacası; bayramı doyasıya yaşayamadık. 

               Bayramların en güzel tarafı eş dost akraba  bir arada kutlanmasıydı. Farklı kentlerden gelen akrabalar, birbirlerine hasretle sarılır, hal hatır sorardı. Kurulan sofralara hep birlikte oturulur, yemekler yenir, çay kahveler içilirdi. Çocuklarda kendi aralarında oyun kurup oynardı.

Bir başka olurdu bayramlar! Hasretler giderilir, küskünler barışırdı. Her şey ahenk içinde yapılır gönüllerce hoşsohbetin tadı yaşanırdı.

Şimdi o bayramlar dudaklardan dökülen anılarda kaldı.