Fatma Karahasanoğlu


BİR ALTIN

Oduncu ormanda odun yaptığı sırada karşısına bir yılan çıkar.


      BİR ALTIN 

 

                                   Oduncu ormanda odun yaptığı sırada karşısına bir yılan çıkar. Oduncu, baltayı kaldırıp yılana vuracağı sırada yılanla göz göze gelir. 

Yılan öyle masum bakıyordu ki, oduncu, yılanı öldürmekten vaz geçer.

Yılan, tüm yılanların hükümdarı olduğundan oduncuya canını bağışladığı için teşekkür ettikten sonra kör kuyuya girip, gözden kaybolur. 

Bir müddet sonra ağzında bir altınla kuyudan çıkar. Oduncunun yanına giderek; “bu altın senin. Ne zaman başın sıkışırsa, kuyuya gelip, bana seslen. Bende sana bir altın veririm.” der.

Oduncu ne diyeceğini bilemedi. Yılanın ağzındaki altını  alıp, çarşıya alış veriş yapmaya gider. Akşam eve dönen oduncu, oldukça mutludur. Ailesiyle yerler içerler. Ancak oduncu, bu sırrından kimseye söz etmez. 

Başı sıkıştığında kör kuyuya gidip, yılana seslenerek, bir altınını alır. Bu durum yıllarca böyle devam etmiş. 

Oduncu, bir gün hastalanır, yataklara düşer. Evde yiyecek içecek azalır. Oduncu, sırrını açıklamak zorunda kalır. 

Oğlunu yanına çağırarak; “bak oğlum, ormanda kör kuyuya gideceksin. Ben oduncunun oğluyum diyeceksin. Yılan sesini duyunca, kuyudan bir altınla çıkacak. O altını alıp, alış veriş yap.” Der.

Çocuk babasının söylediklerine inanmaz. Fakat kör kuyuya gitmekten de geri durmaz. 

Kör kuyunun başına gidince, babasının söylediklerini tekrarlar. Yılan ağzında bir altınla kuyudan çıkar. 

Çocuk, bir an nefsine yenik düşer. Yılanın çok altını olduğunu düşünerek, elindeki baltayı yılana sallar. 

Yılan can acısıyla çocuğu ısırır ve zehirler. Bu arada yılanın kuyruğu kopar. 

Akşam olunca, çocuğun  eve dönmediğini gören oduncu, merak eder. Komşularına gidip bakmasını ister. 

Komşular, çocuğun kuyunun başında ölmüş olduğunu, gördükten sonra oduncuya gidip haber verirler. 

Oduncu, olan biteni öğrenmek için birkaç gün sonra kör kuyuya gider. Yılana seslenerek; “ben geldim. Çık ortaya.” Der.

Yılan uzun süre kuyudan çıkmaz. Oduncu bir kez daha seslenir. Yılan, kuyudan çıkmadan ne için geldiğini sorar. 

Oduncu, eskisi gibi dost olmalarını söyler. Yılan;  “bende, kuyruk acısı, sende evlat yangını olduktan sona biz artık dost olmayız.” Der.