BEN YAZDIM, SİZ OKUYUN
Her kim olursa olsun yaptığı mesleği sevecek. Diğer bir ifadeyle sevmediği mesleği yapmayacak.
Öyle insanlar tanıyorum ki, yaptığı meslekten utanıyor. Para için, yapmak zorunda olduğunu söylüyor. Bu gibi insanların, topluma verebilecekleri bir şey var mı? Daha doğrusu topluma ne verebilirler?
Bu tip insanların, ruh sağlığı bozuk karakteri oluşmamıştır. Çünkü yaptığı mesleği bir utanç kaynağı olarak görmektedir. Oysa, tüm meslekler kutsaldır. Hangi meslek icra edilirse edilsin en iyisi yapılmalıdır.
Meslekler arasında ayrım olmaz.
Her birimiz bu dünyanın birer yolcusu değil miyiz?
Hangimiz bu dünyadan göçüp gitmeyecek?
Hangimiz bu dünyada ebediyen kalacak?
Hangimiz bu dünyadan mal mülk alıp, ahret yurduna göç ederken taşıyacak?
İnsan, her daim insan olduğunun bilincini taşıyacak veya taşımalı! Şimdi düşüneceksinİz ki, bu nasıl bir söz?!
Yazayım, efendim! Ben yazayım, sizlerde okuyun. Sonra yorumu siz değerli okurlarıma bırakacağım. Tanıdığım bir arkadaş, başka bir arkadaşıma yaptığı meslekle ilgili olarak birkaç cümle söylemiş.
Ne söylediği önemli değil. Önemli olan bu iki insanın sözlü olarak tartışması, mahkeme salonuna taşınır. Her ikisi de, kendini haklı olarak görür. Mesleğinden utanan arkadaşım, soluğu mahkeme salonunda alınca, mesleğiyle alay eden arkadaş da, ifade vermek zorunda kalır.
Bu iki insan yıllarca aynı masada çay yudumladı. Aynı masada yemek yedi ve aynı masada bir çok konuyu konuşup tartıştı. İki dost olarak bir çok olayı paylaştı.
Sonra ne olduysa, bu iki dostun arasına kara kedi girdi. Birbirlerine diş bileyerek, ağır sözler sarf etti.
Demek ki, bir tanesinin sözleri daha ağır geldi ki, diğeri mahkemeye verme, ihtiyacı duydu. Konular, mahkeme salonuna değil de, ikisi arasında çok rahat çözülebilirdi. İncir çekirdeğini doldurmayacak olayların bu denli büyütülmesi kime ne fayda sağladı?
Bir dost ifadenin ardından tazminatına mahkum odu? Diğer dostunun da, onuru kırıldı.
Şimdi bunlara ne gerek vardı? İki insan gibi konuşup, anlaşmak varken, ne diye mahkeme salonlarına konu taşındı?!.
Dostluklar kolay kurulmuyor. Yıllarca emek verirsin, tek kelimeyle bitirirsin. Onun için hareket ve sözler önemlidir.
Yaptığın meslekten utanıyorsan, o mesleği asla yapmayacaksın. Şimdi düşünüyorsun ki, para için yapıyorum, öyleyse parasız olarak ilgi duyduğun o mesleği yap. Sana hiç kimse kılıç çekmiyor. Kimsede sana o mesleği yapman için baskı yapmıyor. Öyleyse, derdin nedir? Ne diye eski dostunu mahkemeye verip, tazminat ödemeye mahkum ettin? O kadar mı dostluğun vardı? O kadar mı, dostuna karşı kin besliyordun?
Bir atasözü vardır; “bin kez ölç, bir kez kes.”