DUYGU KARAHASANOĞLU


   BANA NE!                                         

  Olaylar bakış açısına göre değişse de, gerçek , hiçbir zaman değişmez


                                  BANA NE!

                                        

                  Olaylar bakış açısına göre değişse de, gerçek , hiçbir zaman değişmez. Her zaman bir DOĞRU vardır. Kişiye yada kişilere göre doğru değişmez. Çıkar ilişkisiyle hareket edildiğinde, toplumun değer yargıları yerle bir ediliyor.

Herkes elini vicdanına  koyup düşünecek. Nereden geldim, nereye gidiyorum. Bu soruyu her fırsatta kendine sorarak, yaptıklarını yada yapacaklarını ona göre ayarlamalı.

Kimsenin, kimseye emri vaki, konuşma hakkı yoktur. Toplum olarak herkes üzerine düşen görevi yapmakla mükelleftir. Bananecilikle hiçbir yere varılamayacağı aşikardır.

Kendisine yapılmasını istenmeyen bir hareket, bir başkasına yapılamayacağı bilincinde olunmalıdır.

                   Ortak yaşam alanlarının ne mana taşıdığı iyi analiz edilmelidir. Bir başkasının hakkı yeniliyorsa, orada büyük bir sorun var demektir. Hakkı olanının fazlasını almak insanlık suçu olduğu kadar ahret hayatında da, yeri yoktur.

Hırsızlığın tarifi olmadığı gibi meşru sayılması da, çirkindir. Ahlaksızlık;  mevki, makama göre değerlendirilmesi de, yine ayrı bir ahlaksızlıktır. Kendini bilen bir insan hangi makamda olursa olsun, kendine ait olmayan hiçbir yere dokunmaz. Hakkı olanı alır, diğerlerini toplumun yararına harcar.

Toplum yararına harcanan her şey o toplumun sağlam bir  ahlak yapısına sahip olduğunu gösterir. İyi ahlak yapısına sahip olan bir toplum, her şekilde kendini ifade etmesini ve yanlışa yanlış, yalana yalan, doğruya doğru, iyiye iyi diyebilmektir.

                            Bir gece Kanuni Sultan Süleyman uyuyamaz. Süt kardeşi Yahya Efendiye, “saltanatım ne zaman yıkılacak, çok merak ediyorum?” bir not yazıp muhafızla gönderir.

Muhafız aldığı notu Yahya efendiye götürmek için yola çıkar. Gece yarısı çoktan geçtiğinden Yahya efendinin dergahının kapısı geç açılır. Kapıyı açan mürit karşısında saray muhafızını görünce; “bu saatte, burada ne işiniz var?” der.

Saray muhafızı; “Yahya Efendiye hünkarımız bir not gönderdi.” Der.

Mürit; “Yahya efendi uyuyor.notu sabah verirsiniz.”dedi.

Saray muhafızı diretince, Yahya efendi, sesleri duyar ve kapıya gelerek; “ne oluyor burada?” dedi.

Saray muhafızı, hünkardan not getirdiğini söyleyerek, yazılı notu Yahya efendiye uzatır. Yahya efendi, notu okuduktan sonra bir not yazıp saray muhafızına verir.

Saray muhafızı yazılı notu alıp, saraya gider.

Kanuni Sultan Süleyman, notu merakla okur. “senin saltanatından bana ne kardeşim.” Bir daha okur, bir daha okur, bir daha okur.

Daha sonra soluğu süt kardeşi olan Yahya efendinin dergahında alır. Ve “Yahya efendi bu demek oluyor?” diyerek notu uzatır.  Yahya efendi, Sultan Süleyman’ı görünce, hiç şaşırmaz. Hünkara ismiyle hitap ettiğinden yine ismiyle hitap ederek; “Süleyman senin tahtından bana ne.” Dedi.

Hünkar, ne demek istediğini hışımla bir kez daha sorar. Yahya efendide açıklama yaparak; “Süleyman sen beni anlamadın. Tebaandan ne zaman bana necilik başlarsa, o zaman saltanatın yıkılır.”