Fatma Karahasanoğlu


AKLIMDA KALANLAR

Zaman geçtikçe, bir çok anıyı geride bırakırsınız.


                                              AKLIMDA KALANLAR

 

                              Zaman geçtikçe, bir çok anıyı geride bırakırsınız. Bazen hüzünlü, bazen mutlu. Herkesin bir yaşantısı olduğu aşikardır. Zaman dilimlerinden kendine  özgü bazı şeyleri unutamaz, bazı şeyleri de hiç hatırlamazsınız. 

                             Çocukluğumda hafızamda yer edenler arasında biri de, annemle Hamsiköy’de gittiğimiz bir cenazeydi. Kimin olduğunu hatırlamıyorum ama hatırladığım bir başka biri vardı.

Tek katlı evin tahta kapısından annemle birlikte içeri girdik. Kuzine  soba gürül gürül yanıyor, sobanın karşısında tahta sedirde, yaşlı bir kadın, kocaman mavi gözlerini bir noktaya odaklamış oturuyordu. Kınalı saçları tülbent altından alnına dökülmüştü. Çiçekli basma elbisesinin üzerine giydiği yün yelek yaşlı kadına çok yakışmıştı. 

İçeri girdiğimizi duydu. Ancak kim olduğumuzu göremedi. 

Annem yanına giderek boynuna sarılarak; “Fadi nine, Fadi nine ben geldim.” 

Yaşlı kadının kocaman mavi gözleri nemlendi. Bir müddet suskun kaldıktan sonra; “sen misin, oo yavrum. Neyi ettin de geldin. Herkes dışarı çıktı. Ben çıkamadım.” Dedi.

Annem, Fadi ninenin yanına oturdu. Beni de, yanına oturttu. Gözlerimi biran olsun yaşlı kadının üzerinden  almadım. Hep ona bakıyor, ne yapacağını merak ediyordum.

Annem Fadi nineyle, geçmişten konuştu. Anneme  bir çok soru sordu. Annemde hepsini yanıtladı. Sohbetleri uzadıkça uzadı. 

Annem, mezara gitmek için ayağa kalktı. Ben, itiraz ettim. Anneme gidemeyiz, Fadi nineyi bırakamayız dedim. Annem şaşırdı. Nedenini sordu. 

Ben gözlerimi Fadi Nineden ayırmadığım için arkasında, dizilen seyyar tahtaları görmüştüm. Tahtaların Fadi ninenin üzerine düşmesinden korktum. 

Anneme gitmeyelim, Fadi nineyi yalnız bırakmayalım diye yalvardım. Annem, tahtaların düşmeyeceğini söylese de, beni ikna edemedi. 

Ve annem mezarlığa gitmekten vazgeçti. 

Fadi nine, bir çok hikaye anlattı. Annem ve ben sessizce dinledik. 

Tahta kapı gıcırdayarak açıldı. İçeriye orta yaşlı bir kadın girdi. Anneme sonra bana sarıldı. Yanımıza oturdu. Dertli ve üzgün olduğu her halinden belliydi.

Sobanın altında uyuyan kedi birden uyanıp,  kadının yanına oturdu. Bir şeyler anlatmak ister gibi kadının gözünün içine baktı. Sonra sobanın altına tekrar girip, uyudu. 

Bu seferde gözlerimi tekir kediden hiç ayırmadım. Ne zaman kalkacak diye bekledim. 

Akşam olmak üzereydi. Annem, Fadi nineyle, vedalaşırken Fadi ninenin kocaman mavi gözlerinden yaşlar, beyaz etli yanaklarından süzülmeye başladı.

                             Çocukluğumda, gittiğimiz cenaze evinde, yaşlı Fadi nineyi bir daha hiç görmedim. Çünkü cenazeden çok kısa sonra o da, ebedi istirahatına çekildi.