Fatma Karahasanoğlu


ADAM OLMAK

Anne, babanın çocuklar üzerindeki etkisi oldukça önemlidir.


                                                ADAM OLMAK 

 

                       Anne, babanın çocuklar üzerindeki etkisi oldukça önemlidir. Gencin attığı her adım anne, baba tarafından kontrol edilirken baskıcı olunmamalıdır. 

Her gencin kendine özel yaşam düzeni vardır. Anne, baba olarak, gencin sorunlarına yaklaşırken, onur kırıcı cümleler kullanmamalıdır.  Yapılan yanlışların başında; “sen kırık not al, ben sana yapacağımı bilirim.” Yada; “kırık not alırsan,  bu yaz tatilini rüyanda görürsün.” Gibi   sözler, gencin ruhunda tahribatlar bırakır. 

Her daim kendini baskı altında hisseden genç, içine kapanır. İç dünyalarını kimseyle paylaşmaz. Farklı alemlere yolculuğa çıkar. Hayal ettiklerini gerçek hayatla, yine kendi iç dünyasında  birleştirir. Derslerine çalışırken ruhunda açılan tahribatları düşünür. Artık istese de, ders notlarını düzeltemez. Aklı başka yerlerdedir. Daha doğrusu anne, babasının sarf ettiği sözlerdedir. 

                      Her olaya yaklaşırken, insan odaklı yaklaşımlar ön planda tutulmalıdır. “Senden adam olmaz. Sen kim, okumak kim.” Gibi cümlelerde gencin onurunu zedeler. Her şeyin yol yordamı vardır. Her iş sırasına göre dizayn edilip yapılmalıdır. Hitap ederken de, uslupta çok önemlidir. 

Yaşlı adam, oğlundan kendine yardım etmesini ister. 

 Oğul babasına “ben yapamam, kendi işin,  sen yap.” Der. 

Baba; “senden adam olmaz. Bende seni bir şey sandım.” Der. 

Aradan birkaç gün geçer. Baba, oğlundan bir kez daha yaptığı iş için yardım ister. 

Oğul, hiç değişmeyen tavrıyla; “ben yapamam.”  Der.

Baba da, “senden adam olmaz. Ben de seni bir şey sandım.” Sözlerini tekrarlar. 

Aradan bir kaç ay geçer. Baba yine oğlundan yardım  ister. 

Oğul, “yeter baba! Ben yapamam. Senin yaptığın işi yapamam.” Der.

Baba da, aynı sözleri tekrarlar; “senden adam olmaz. Bende seni bir şey sandım!”

Aradan yıllar geçer. Oğul, gurbete çıkar. Ve iş kurar yanında çalışan elemanları, şirketleri olur.  

Bir gün en güvendiği adamını yanına çağırtarak, verdiği isim ve adresteki yaşlı adamı yanına getirmesini söyler. 

Tarlada çalışan adam, her şeyden habersizdir. Yanına yaklaşan genç adama, bakar. Yabancı adam, yaşlı adama ismini sorar. Aradığı kişi olduğunu anlayınca, hemen kendisiyle gelmesini ister. 

Yaşlı adam, çamurlu elleri ve iş kıyafetleriyle abar topar tarladan alınır. 

Yaşlı adam, büyük bir şirketin kapısından ite kalka içeri sokulur. Etrafına şaşkın şaşkın bakan yaşlı adam, nereye getirildiğini sorar. Ancak kimse ona cevap vermez. Geniş koridordan geçerler. Asansörle üst kata çıkarlar. Geniş koridora açılan bir kapıdan içeri girerler. 

Masa başında oturan şirket sahibi; “hani benden adam olmazdı? Şu gördüğün şirket bana ait, bunun gibi daha bir çok şirketim var. Yüzlerce çalışanım. Evim, arabam her şeyim var. Bak adam oldum. Senin dediğin gibi sen adam olmazsın, seni de bir şey sandım. Sözlerin havada kaldı.”

Yaşlı adam, zor da olsa oğlunu tanır ve “yine adam olamadın, eğer adam olsaydın, yaşlı babanı yaka paça tarladan alıp getirtmezdin.” Der.