DUYGU KARAHASANOĞLU


                        ADALET    

                        ADALET    


                                                          ADALET    

                Adalet binası yıkılmayan tek bina olduğunu özlü sözlerinde dile getiren Lokman Hekime kulak vermek gerekir.

Adaletin olmadığı bir toplumda asayişin sağlanması mümkün değildir. Adil olmak herkese mahsus bir özellik değildir. Hassas terazide bir malı tartmak gibidir adaletli olmak! Adalet binası sağlam durması gereken binalardan biridir.

     

Formun Altı

Kaydol · Hz. Ömer’in halifeliği döneminde Şam valisi olan ve Hz. Peygamber (s.a.v.)’in arkadaşlarından olan Sad b. Ebi Vakkas (r.a.) Şam’daki bir camiyi genişletmek ister.

Caminin civarındaki arsaları kamulaştırır. Herkes arsa bedelini alır. Ancak  bir Yahudi, camiye bitişik olan arsasını satmak istemez. Vali arsasının değerini fazlasıyla verse de Yahudi, arsasının kamulaştırılmasına rıza göstermez.

Bunun üzerine vali arsaya el koyar ve bedelini adama gönderir. Arsasını kaybeden Yahudi, komşusu olan bir Müslüman’a derdini anlatır. “Bana zulmedildi”, der.

Müslüman arkadaşı, Medine’ye gitmesini halife Hz. Ömer’i bulmasını söyler.

 Şamlı Yahudi Medine’nin yolunu tutar. Yorucu bir yolculuktan sonra Medine’ye ulaşır. Halifeyi sorar. Bir hurma ağacının gölgesinde dinlenen halifeyi gösterirler.

 Yahudi, Hz. Ömer’in yanına gider. Selam verip oturur. Derdini anlatır. Hz. Ömer adamı dinler. Sonra bulduğu bir deri  parçasının üzerine şu cümleyi yazar: “Bilesin ki, ben Nuşirevan’dan daha az adil değilim.”

Yahudi bu yazıyı alıp ayrılır. Ama yolda giderken de kendi kendine şöyle konuşur: “Şam’daki idarecilerin giyim,kuşam ve oturdukları yerdeki ihtişam nerde, Medine’deki halifede bulunan tevazu nerde.Şam’dakiler şu mütevazı halifeyi ciddiye alırlar mı? Hiç sanmıyorum.”

Sonunda Şam’a varır.  Valinin huzuruna çıkar ve deri parçasını uzatır.

“Medine’deki halifenin size mesajıdır”, der. Vali bu cümleyi okuyunca, sapsarı kesilir. Uzun müddet başını yerden kaldıramaz. Sonra endişe içinde, başını kaldırıp şöyle der; “arsanız size geri verilmiştir.”

Yahudi, hayret eder ve şaşırır. Merak içinde sorar. “ bu cümle neden sizi bu kadar dehşete düşürdü?”

Şam valisi Hz. Sad;  “İslam’dan önce ben ve bugün halife olan Hz. Ömer İran taraflarına ticaret için gittik. Yanımıza 200 deve almıştık. İran’a vardık. Orada cirit oynayan gençleri seyrederken, birileri zorla elimizdeki develere el koydular. Çok kalabalık bir çete grubuydu, bir şey yapamadık. Üzgün bir şekilde, geceleyeceğimiz bir han bulduk. Hanın sahibine de sıkıntımızı anlattık. Adam iyi biriydi.Bize yardım etti. “ krala durumunuzu anlatın, o adil biridir.”  dedi.

Biz de  kralın huzuruna çıkıp şikayetimizi bir mütercim  tercüme etti. Kral Nuşirevan dikkatle dinledikten sonra her birimize birer kese altın verdi ve olayı inceleteceğini söyledi. Memleketinize dönün, dedi.

Tekrar Han’a döndük. Ama doğrusu sonuçtan çok da memnun olmamıştık. Hancı sonucu öğrenince üzüldü ve “burada bir hata var. Beraberce gidelim, ben size tercümanlık yapayım.”dedi

Hancı durumu Kral Nuşirevan’a anlattı.

Kral, bir gün önceki mütercimi çağırttı. Ona sorular sordu. Sonra ayağa kalktı, her birimize 2 şer kese altın verdikten sonra;  “akşama kadar develeriniz gelecek, develeri alın ve sabahleyin burayı terk edin. Biriniz doğu kapısından, diğeriniz de batı kapısından çıkın.”

Akşamleyin 200 devemiz kapıya gelince, hancıya sorduk.  “Sizin develerinize el koyan kişi Nuşirevan’ın büyük oğlu ile veziridir. Bunlar bir çete kurmuşlar. Garibanların mallarına el koyuyorlar. Siz ilk gittiğinizde, mütercim bunu anlamış. Ama sizin sözlerinizi Nuşirevan’a yanlış tercüme etmiş. Böylece kralın oğlunu ve veziri korumuş. Ben sizinle gidip durumu anlatınca Nuşirevan bu oyunu anladı. Ama neden ayrı kapılardan gidin, dedi, ben de anlayamadım.” Dedi.

  Ertesi gün ben doğu kapısından çıktım. Kapının çıkışında iki kişinin darağacına asılı olduğunu gördüm.

Halk toplanmış seyrediyordu. Sordum kim bunlar ve suçları ne, diye. Dediler ki, “bunlardan biri Nuşirevan’ın büyük oğlu diğeri de veziridir. Bunlar, buraya gelen iki Arap’ı soymuşlar. Ceza olarak Nuşirevan ikisini de asarak idam ettirdi.”

Hz. Ömer’in çıktığı kapıda ise bizim şikayetlerimizi yanlış tercüme ederek, kralın oğlunu korumaya çalışan kişinin asılı olduğunu gördü.

İşte Hz. Ömer senin eline verdiği deri parçasının üzerine “Bilesin ki, ben Nuşirevan’dan daha az adil değilim” sözüyle bana bunu hatırlatıyor. Halkına zulmedersen seni darağacına çekerim diyor.

Bu hadiseyi bire bir yaşayan Yahudi vatandaş, hem arsasını hibe etti ve hem de İslam’a girdi.