Fatma Karahasanoğlu


ADADA Kİ DUMAN

Adamın biri gemi yolculuğuna çıkar. Fırtınaya yakalanan gemi, batar. Adam, şans eseri kurtularak ıssız bir adaya çıkar.


                                   ADADA Kİ DUMAN

 

 

                     Adamın biri gemi yolculuğuna çıkar. Fırtınaya yakalanan gemi, batar. Adam, şans eseri kurtularak ıssız bir adaya çıkar. 

Adada, günlerce dolaşır, kendine küçük bir kulübe yapar. 

Adam, her gün Allah’a, adadan kurtulmak için dua eder. 

Balık tutmaya gittiği sırada tahta kulübesi yanar. Her tarafı duman kaplar. 

Adam, yanan kulübesinin yanına oturarak; “Allah’ım bu adadan kurtulmak için sana dua ederken, kulübem yanıyor. Bu nasıl iştir ya rabbim? 

Adam ağlayıp, sızlanıp dururken ufukta ışıl ışıl bir geminin adaya doğru yaklaştığını görür. Adam, sevinçten ne yapacağını şaşırır. 

Hızlı adımlarla gemiye koşar. 

Kendisini nasıl bulduklarını sorar. 

Gemi kaptanı, “sen bize dumanla işaret verdin ya!”

                   Hiçbir zaman peşin hükümlü olmamak gerekir. Yapılan duaların; ne zaman, nerede kabul edileceğini bilemeyiz. 

Her işte bir hayır, bir hikmet olduğunu unutmamak gerekir.

Adam adada kaldığına üzülür ve her gün dua eder. Daha sonra Allah tarafından duası kabul edilir. Kabul edilen duayla birlikte adam adadan kurtulur. 

Ancak adam,  yaptığı duanın bilincinde bile olamadı. Kulübenin yanması onun adadan kurtuluş vesilesi olduğunu hiçbir zaman anlayamadı. 

Ona göre kulübenin yanması bir musibetti.

 Ancak geminin dumanlara doğru ilerlemesi, adamın kurtuluşuna neden oldu. 

Kulübe yanmasaydı adam hala adada mahsur kalacaktı. Adamın kurtulması tamamıyla kulübenin yanmasına bağlıdır. 

Kulübenin yanması duman demek, duman demek gemiye yollanan işaret demek. 

Bu döngüler adamın adadan kurtulmasına vesile olan eylemler. 

Kaptanın, kıyıda olan küçük kulübeyi görmesi imkansızdı. Ancak dumanları fark etmesi kulübeyi görmemesi kadar imkansız değildi. 

Duman her yöne dağıldığından görünmemesi mümkün değildir. Kaptanda gördüğü dumanın manasını bildiğinden adaya gitmesi tesadüf değildir. 

Adada yanan tahta kulübe adamın kurtuluşu olurken, adada geçirilen günlerde macera olarak adamın hafızasına kazıldı. 

                             Hayatta her şey insanın başına gelebilir. “benim başıma gelmez. Ben her konuda dikkatliyim” yada “ben bu kadar sıkıntı çekemem.” Gibi sözler sadece kuru kelimelerden ibarettir. 

Başa gelen her musibet çekilir. Ne kadar dikkatli olunursa olunsun kaza geliyorum demez. 

İnsan her gün imtihandadır. 

Dünyaya gözlerine açan her canlı küçük büyük imtihandan geçer. Yaşamın her karesi tehlikelerle dolu olduğu kadar yaşanması gereken bir hayatın cilveleridir.