Fatma Karahasanoğlu


70’Lİ YILLAR

Şöyle bir düşünüyorum da, 1970’li yıllarda nasıl bir hayat vardı.


                                      70’Lİ YILLAR 

 

                        Şöyle bir düşünüyorum da, 1970’li yıllarda nasıl bir hayat vardı. Teknolojinin evlere giriş yaptığı yıllarla asla kıyaslanamaz. 

O yıllar eminim bugünkü hayata benzemezdi. O yıllarda, komşuluk ilişkisi de farklıydı. Rahmetli annem her zaman anlatır bende can kulağıyla dinlerdim.

Annem, büyükannesiyle yaşıyordu. Bir kaç inekleri vardı. O zamanlar mahallede bir kaç tane v vardı. Annemin çok samimi olduğu komşularının kızı akşam üstü süt almak için annemlere gitti. Büyükanne kimin geldiğini görmedi ancak ses duymuş. Anneme o kadar bağırdı ki, komşu kızı süt bakracını alıp, duvardan atlayıp gitti.   

O akşam süt alamadı. Annem bu olayı her anlattığında gülmekten kendini alamazdı. 

Annem bir başka anısını da şöyle anlatmıştı.

 “sen  iki aylıktın. Benim kuzenlerim, Meliha, Güller, büyük kızım Eşay büyük oğlum Metin, sinemaya gitmek istediler. Ben senin küçük olduğunu, sinemaya gidemeyeceğimi söylesem de, kabul ettiremedim. Zaten ben de sinemaya gitme taraftarıydım. Ne var ki babaannen, konuyu öğrenince, ortalığı kırdı geçirdi. “hayır olmaz, gidemezsiniz, kız iki aylık.”

Karanlık olunca seni kucağıma alıp, sinema ekibiyle patika yola girdik. İkinci döneği geçince, sen ağlamaya başladın. 

Babaannen sesini duyunca, arkamızdan seslendi. “Nedime, Güller, Metin, Eşay dönün geriye. Kız küçük, nereye gidiyorsunuz?” 

ben hiç dinlemedim. Yolumuza devam ettik. Biraz geç kaldık ama filmi izleyecek olduğumuz locaya çıktık.”

Sinemayı babam işlettiğinden annemlerin locaya girmeleri zor olmamıştı.

                    Annemin 70’li yıllarla ilgili anıları bitmez.  Babam sinemada film olduğu akşamları eve geç gelirdi. Bazı akşamlar konser olunca, eve geliş saati, gece yarılarını geçerdi.         

Ağabeyim ortaokulun bitirmiş, sınava girecekti. Dedem öğretmen olmasını istiyordu. Ağabeyim babamla çalışmaya gitti. 

Annem bu anısını şöyle dile getirmişti. “Metin, yine sinemadaydı. Dedesi sınavı çok önemsediği için erken yatmasını istiyordu. Eve gelip, nerede olduğunu sordu. bende babasının yanında sinemada olduğunu söyledim. “olmaz, bu gece erken yatması lazım. Yarın erkenden sınava girecek.. eğer sabah kalkmazsa, benim işim seninle olur.”

Dedikten sonra kapıdan çıkıp gitti. 

Sen küçük, bir kaç aylıksın. Ne yapayım, ne edeyim düşünürken aklıma bir fikir geldi. Seni kucağıma alıp, evden çıktım. 

Sinemaya tek nefes gittim. Sinemanın önü ana baba günüydü. İçeri girenler, kapı önünde bekleyenler, bilet alanlar, rengarenk ışıklar altında değişik kıyafetli insanlar. 

Gişede oturan Metin’e haydi gidiyoruz dedim. Biraz mızıldandı. Babası da, “haydi oğlum anneni getir.” Deyince. Metin istemeyerek de olsa yerinden kalkarak; “çarşı çıkışına kadar seni getiririm sonra dönerim” dedi. Bende olsun dedim. 

Çarşıyı çıkınca, bebek kollarımı ağarttı, biraz sen taşı dedim. Metin bebeği kucağın aldı.  Patika yol sapağına gelince,biraz daha bebeği sen taşı oğlum dedim. Derken eve çıktık. Bebeği yatağına yatırıp, çıkacağı sırada, oğlum bezleri odadır. Bana getirir misin? Metin odaya girer girmez anahtarla kapıyı kilitledim. O bağırdı çağırdı;  “bunu yapamazsın, sinemada olacağım.” Dedi. Hiç birini duymadım. Sadece yarın sınava gireceğini söyledim. 

O gece öyle geçti sabah erkenden dedesi geldi. “hani nerde Metin, gece geç gelmiştir.”dedi. hayır gidip onu aldım. İçerde seni bekliyor dedim.