Turhan Eyüboğlu


 28 Eylül Salı Benim Doğum Günüm

 28 Eylül Salı Benim Doğum Günüm


 28 Eylül Salı Benim Doğum Günüm

Anne bugün benim doğum günüm; senin ise dün, on üçüncü ölüm yıl dönümündü. Ne çabuk geçiyor zaman değil mi? Benim için belki de dün doğum sancıların başlamıştı altmış bir yıl önce! Ne garip değil mi? 'Zaman, su gibi akıp geçiyor!' diyorlar ya onu en çok şimdiki yaşlarda anlıyor insan!

İnce bir yağmur yağıyor sana gelirken yol boyunca. İnşallah tayfuna dönmez bu hava! Bazen yaptığını hala anlamış değilim yağmurun. Bu sene yine Karadeniz'in sahilini öyle vurdu ki yağmur... Evinden olan mı ararsın, canından olan mı ararsın! İnan, haber seyrettirmez duruma düşürdü bu yağmurlar beni!

Yetkilileri soracak olursan yine aynı tas, aynı hamam! Her yıl yaşanan sellere neden tam bir önlem alınmaz, inanılır gibi değil! Selin olduğu yerde gövde gösterisi yaptıkları kadar bilimin emrettiği tedbirleri alsalar bu dertten kurtulacağız; ama nerde! Akıl tutulması yaşıyoruz ne yazık ki!

Biliyor musun Sarı Tilki ve Küçük Porsuk bu yaz Maçka'da bir ay kaldılar. Çok eğlendiler bu yaz. Onlara senden epeyce bahsettim. Önümüzdeki sene sana getirip tanıştıracağım. Artık bazı şeyleri anlar yaşa geldiler. Burada olsan çok severdin onları. Onlar da seni ve şarkılarını çok severdiler biliyorum.

Ha bu arada çok güzel İngilizce konuşuyor ve şarkı da söylüyorlar. Yurtdışında okumanın tüm avantajlarını kullanıyorlar. Keşke buradaki öğrenciler de onlar kadar şanslı olsalardı. Türkiye'de eğitim ve öğretim ne yazık ki yerlerde sürünüyor! Zaman ilerledikçe eğitimimiz geriye gidiyor! Ne tuhaf değil mi?

Türkiye'de eğitim ve öğretim yönünü yitirmiş, denizdeki dalgalar gibi nereye gideceğini bilmeden rüzgarla savruluyor! Hangi sahile vuracağı hala belli değil! Sanki dolmayan bir çilesi varmış da çile çekiyor gibi geliyor bana! Bazen 'Köy Enstitülerinin ahı var üstünde, ondandır!' diyorum. 'Sen ne dersin anne?' Okullar açıldı; ancak bu yıl nasıl biter, henüz bilen yok! Biz 'İyi biter diyelim!' yine de!

Biliyor musun anne 21 Eylül'de altıncı kitabımın imza gününü yaptım. Sen Bedri Rahmi şiirlerini seversin. Kitabımın adı 'Bedri Rahmi Anlatıyor'. Okurlardan güzel geri dönüşümler alıyorum. Değişik bir kitap oldu. Bu kitabı okuyanlar asla bir daha 'Bedri Rahmi'yi tanımıyorum!' diyemeyecekler; çünkü onun yaşamında bilinmeyen her şeyi yazdım.

 

Kitabın tüm hakkını ve gelirlerini Eyüboğlu Vakfı'na bağışladım. Elde edilen gelir üniversitede okuyan gençlere burs olarak kullanılacak. Sen okuyan gençleri seversin. Hani hep derdin ya 'Ben on yedi yaşındayım!' diye. İşte o gençlere faydalı olmak için çaba gösteriyoruz.

Biliyor musun bu yaşta bir motor aldım. Dur, heyecanlanma hemen! Motor dediysem büyük bir şey. 50cc'lik scooter tipinde Yamaha bir motor. Çok heves ettiğim ama korktuğum için hiç kullanmamıştım. Ne oldu bilmiyorum; bir anda karar verdim ve aldım. Yavaş yavaş kullanıyorum. Evden işe onunla gidip geliyorum. Rengi mi? Siyah. Merak etme kask da aldım. Tabii takıyorum anne. Biliyor musun Kaner'in eşi Berna da kullanıyormuş. Yazın geldiğinde o da kullanır.

Biliyorum senin futbolla pek aran yoktu, futbolcuları da tanımazdın. Ancak inan artık biz de tanımıyoruz. Futbol takımlarında Türk oyuncu da kalmadı. Ben izlerken sanal alemde futbol maçı izliyorum gibi geliyor bana. Halbuki senin mahallende Bekir Barçın, Cemil Usta gibi çok iyi oyuncular vardı. Şimdi bırak Trabzon'un herhangi bir mahallesinde bir sporcu neredeyse Türkiye'den futbolcu yok. Ondan da vazgeçtim, aynı kıtadan neredeyse iki futbolcumuz yok. İşte Türkiye'deki futbol takımlarının durumu... Bana göre Milli Eğitimimiz gibi oldu; futbol takımlarının da nereye savruldukları belli değil!

Şimdi sana bir de ölüm haberi vereceğim ne yazık ki. Özkan Sümer hocam 22 Aralık 2020 tarihinde bu hayattan ayrıldı! Gerçi sen biliyorsundur büyük bir ihtimalle, Maçkalılar buluşmuşsunuzdur!

Orhan Gencebayın şarkısı gibi;

Dolmayan çilemi yazar dururum

Sezince boyundan büyük nazını

Prenses sanmıştım çoban kızını

Armağan ettiği çam sakızını

Ya sabır taşında ezer dururum

Bugünkü yaşamda ne yazık ki 'Ya sabır!' deyip yaşamaya devam ediyoruz. İşte böyle anne! Bir dahaki yaş gününde buluşmak üzere hoşçakal!