Fatma Karahasanoğlu


    19 MAYIS BİR MİLLETİN VAR OLUŞUDUR

Geçen hafta 19 Mayıs’ı çeşitli etkinliklerle kutladık


                       19 MAYIS BİR MİLLETİN VAR OLUŞUDUR

 

                           Geçen hafta 19 Mayıs’ı çeşitli etkinliklerle kutladık. 103 yıl önce yaşananlar tekrar hafızalarda canlandırılmak üzere çeşitli etkinlikler yapıldı. Dile kolay 103 yıl aynı coşku aynı heyecan.

                           Atalarımız bu vatanı kolay kazanmadı. Bedel öderken, can ve mal düşünülmedi. Eller değil, başlar taşın altına girdi. Bu vatanı bize vatan yapan ecdadımıza çok şey borçluyuz. Onların sayesinde bu topraklar bize vatan oldu.

Mustafa Kemal Atatürk 19 Mayıs 1919’da Samsun’a çıkarken, kararlıydı. Tam  bağımsızlık için yola çıkmıştı. Osmanlı İmparatorluğu her yönden sıkıştırılmış, vatan toprağı elden gitmek üzereydi. Dört yıl süren birinci dünya savaşında Osmanlı devleti bir çok toprak kaybetmişti. İstanbul hükümetinin eli kolu tam anlamıyla bağlanmıştı.

Mustafa Kemal Atatürk, İstanbul’da saraya çevrilen gemileri görünce, o meşhur sözünü söylemişti; “geldikleri gibi giderler.” Evet, geldikleri gibi gittiler. 

                       Anadolu bir lidere ihtiyaç duyuyordu. Halk; direnmeye, ölmeye hazırdı. Düşmanın kirli postalları güzelim Anadolu’nun topraklarını kirletiyordu.

Mustafa Kemal Atatürk yol arkadaşlarıyla yaptığı istişarelerde İstanbul hükümetinin bittiğini her fırsatta dile getiriyordu.

                          Yeni bir devlet kurulmalıydı.19 Mayıs 1919’da Samsun’a ayak basan Mustafa Kemal Atatürk, 23 Nisan 1920’de Ankara’da meclisi açtı. Artık İstanbul hükümeti bitmişti. Aradan geçen 11 ay içinde bir çok olaylar yaşandı. Amasya genelgesi, Sivas ve Erzurum kongreleri zorlu bir o kadar meşakkatliydi. Uykusuz geceler, yorgun düşen beyinler, aç kalan mideler.

Ülkenin bekası için her ferde görev düşmekteydi. Cephede savaşacak, cephe gerisinde yara saracak bir çok insana ihtiyaç vardı. Birinci dünya savaşında Osmanlı devleti büyük yara almıştı. Şehit düşen askerlerin yanında esir alınan askerlerde vardı. Tüm bunların yanında sakat kalan gazilerde vatan uğrunda her an ölmeye hazırdı.

 Anadolu topraklarında var olma mücadelesi uzun sürdü. Düşmanı bu topraklarda söküp atmak hiç kolay olmadı.

İstanbul işgal edilirken, Yunan İzmir’e çıktı.  Ermeni, Rum çeteleri görev başındaydı. Gaziantep, Kahramanmaraş direnişin en çetinini verdi. Sadece bu iki kent değil, Anadolu’nun tüm kentleri tam bağımsızlık için kadını, erkeği, yaşlısı, çocuğu, genci omuz omuza verdi.

Tek yürek olup, attılar. 

İşte böyle bir ecdadın evlatları olarak, bizlerde üzerimize düşeni yapmalıyız.  Mehmet Akif Ersoy’un İstiklal Marşında yazdığı gibi;

…Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki feda?
Şuheda fışkıracak toprağı sıksan, şuheda!
Canı, cananı, bütün varımı alsın da hüda,
Etmesin tek vatanımdan beni dünyada cüda…