ismet eyüboğlu


39-ANILAR

Sabahattin Eyüboğlu


39-ANILAR
Sabahattin Eyüboğlu
Sabahattin Eyüboglu benim örnek aldığım çok önemli bir kişiliktir akrabası olmakla       övündüğüm Cumhuriyetin yetiştirdiği aydınlardandır. Sadece bir  öğretmen değil bütün toplumun öğretmenidir. Yani öğretmenlerin öğretmenidir .
l908'de doğmuş, 13 Ocak 1973'te de bu aramızdan ayrılmıştır.
Görüldüğü gibi çok erken. Oysa ki insan böyle insanlara bakarak : Ah keşke daha
çok yaşasaymış ." diyesi geliyor.
Sabahattin Eyüboglu bakmayın doğum yerine aslında Maçkalıdır, Zanoy (Akmescit)
köyündendir. Babası dönemin mutasarrıfıdır. Kaymakam. Rahmi bey yurdun değisik yörelerinde memuriyet yapması dolayısıyla, çocuklarının doğum yerleri farklıdır.
Sabahattin Eyüboğlu, aynı zamanda Bedri Rahmi Eyüboglu'nun da ağabeyidir.
Hatta tanınmış ünlü ressam olasının da nedeni ağabey olarak kendisidir.
O zaman Paris'te Dijon akademisinde sanat tarihi üzerinde eğitim yapıyordu,
Kardeşi güzel sanatlar okulunun resim bölümünü bitirmiş o da onu yanına aldırmıştı.
Ondan sonra da Paris'te bir müddet beraber kalmışlardır.
O dönem , cumhuriyetin başlangıç yılları okumak için yurt dışına çıkmak çok önem,
taşıyordu. Bizzat Atatürk dönemimde onun gözetiminde yüzlerce insan yurt dışına
çıkmış ,bu olanaklardan yararlanmıştır. Sabahattin Eyüboğlu'da bunlardan biriydi.
Üstelik babası devlet cumhuriyetçi bir devlet memuru, hayde hayde gider.
Gelince de devlet ihtiyaç duyduğu alanda ondan yararlanır.
Sabahattin Eyüboğlu adil önemli yönü eğitimciliğidir.
Köy Enstitülerin kurulmasında özellikle o kritik dönemde Hasan Ali Yücel'in bir numaralı ismi İlköğretim genel müdürü İsmail Hakkı Tonguç'sa iki numaralısı da
Sabahattin Eyüboğlu 'dur.
O zor dönemleri, 1939'la 1947'e kadar o dönemi birlikte göğüslemişlerdir.
Ankara Hasanoğlan'ı birlikte kurmuşlardır. Sabahattin EYÜBOĞLU bizzat işin
başındadır. Türkiye'nin her bir bölgesindeki enstitülere harıl harıl öğretmen yetiştiril-
mektedir. Daha sonra bu güzelim dünyaya örnek kurumlar Amerika'nın ,Marshall yardımının emriyle açanlar tarafından kapatılıyor , yerine de öğretmeni dört
duvarın arasına kapatan öğretmen okulları getiriliyor. Enstitüler suçlu ilan ediliyor.
Enstitü mezunu olmak daha dün ayrıcalıklıyken şimdi büyük bir günah sayılıyor ,
askerliği bile er olarak yaptırılıyor.
1952'de de Türkiye'nin NATO'YA girmesiyle Köy Enstitüleri temelli kapatılıyor
Eyüboğlu. Milli Eğitim Bakanı Hasan Ali Yücel  gibi isimler kahrolarak tanıktır.
Hiç biri de enstitüler kurulurken cumhurbaşkanı kimdi , şimdi kapatılırken kim?
sorusunu sormamışlardı. Acaba neden sormamışlardı, diye soruyorum kendi kedime.
Sabahattin Eyüboğlu Köy Enstitülerinin dışında bir başka görevi de Milli Eğitim
tercüme komisyonu Başkanı olmasıydı. Bu görevinden de ayrıldı. Yazarlık yapmaya başladı. Mavi ve Kara'yı yazdı, önemli bir  yapıttır, deneme türünde edebiyatımızda bas köşededir, batı edebiyatından William  Shakepeare çevirileri yapmıştır, Fransız edebiyatından Michel Montaigne 'in Denemelerini dilimize kazandırmıştır. Harika bir kitaptır, birçok öğrencime okutmuşumdur bu değerli eseri.Dili de çok guzeldir. Alttaki alıntı bu kitaptandır:

SÖZ ÖZGÜRLÜĞÜ
"İster sözle, ister davranışla , zorbalığın her çeşidinden nefret ederim.
Düşüncelerimiz duyular yoluyla aldatan gösterişlere her zaman karşı koymuşumdur.
Üstün sayılan insanlara yakından bakınca anladım ki çoğu, herkes gibi insandır."
                                                                         MONTAİGNE-Denemeler
                                                                      Çeviren :Sabahattin Eyüboğlu

Enstitüler kapatıldıktan sonra Sabahattin Eyüboğlu daha çok Atatürkçü düşünce
dünyasına da yer alıyor, Yeni Ufuklar gibi dergilerde ,Deneme gibi Edebiyat türlerinde
kendine yer buluyor.
Ülkede yaşanan siyasi oluşumları yakından izleyen , katkıda bulunan bir anlayışla hareket ediyor. Bu anlamda 27 Mayıs devrimine ilgi duyuyor. Ancak daha sonra
üniversiteden belli bir süre uzaklaştırılıyor. Bu da 27 Mayıs hareketinin ikili karakterini
gösterir.
Yetmişli yıllarda tutuklanıyor. Hatta gizli Türkiye Kominist Partisi kurmakla suçlanıyor.
Bu iftira onu müthiş yordu, moralini etkiledi.
Aklandıktan  belli  bir süre hapishanede kaldıktan sonra serbest kalıyor.
13 Ocak l973'te dünyadan vefat ediyor.