Turhan Eyüboğlu


2020 Yılını Nasıl Geçirdiniz?

2020 Yılını Nasıl Geçirdiniz?


2020 Yılını Nasıl Geçirdiniz?

Şöyle bir düşünün '2020 yılını iyi geçirdim mi?' diye! Sadece kendinizi düşünün! Ne ülkeyi ne de dünyayı düşünün! Sadece kendinizi düşünün bu yılı nasıl geçirdiniz diye! Ben şimdi öyle yapacağım ve sadece kendimi düşüneceğim.

8 Mart Dünya kadınlar günü dolayısıyla Beylikdüzü Belediyesi'nin beni 'Annemin Şarkıları' kitabımın imza günü için Beylikdüzü ilçesine davet etmesiyle başlayan yılın çok güzel geçeceğini düşündüm.

Nasıl düşünmeyeyim? Muhteşem bir kalabalık ve ilgi... Okuyucunun harika övücü konuşmaları... Belediye Başkanı Sayın Mehmet Murat Çalık'ın bizzat imza günüme imza kuyruğu sırasına girerek katılmaları ve beni gururlandıran konuşması...

'Bir insan yeni bir yıla daha nasıl girer?' diye düşünmeye beni itmişti. Çok mutlu olmuş, '2020 yılı benim yılım olacak!' diye hayallere kapılmıştım. 8 Mart günü attığım iki yüz imza yıla fazla gelmiş olacak ki bir anda küstüm çiçeği gibi içine çökmeye başladı. Aman Allahım ne çöküş!

'Sağlıklı bir yıl geçirdim!' diye sevinemedim. Çünkü yılın kendisi sağlıksız, lanet bir yıl oldu! Pek çok sabah güneşin doğuşunu izledim. Gün ışığı ile uyandım ve güneşin ışınlarının yaydan çıkmış ok gibi santim santim dağı aşıp bahçeye vurmasına şahit oldum.

Sabah erkenden kuşların telaşını seyrettim. Havuzda balıkların güneşin ışınlarının onlara ulaşmadan kenarda otlanmalarına şahit oldum. Ancak huzur veren bu olaylar karşısında ne yazık ki huzur bulamadım. Orada anladım insanların huzurlu olmasının tek nedenlerinin kendi huzurları olması olmadığını!

'Bedri Rahmi Eyüboğlu ile zaman tünelinde birkaç saat' adlı kitabımın bu yıl çalışmalarını tamamladım. Bu kitap için otuz iki kitap okudum. On yedi kişiyle görüştüm. Hiç durmaksızın günde dört saat yazdım. Sonunda Bedri Rahmi Eyüboğlu için merak ettiğiniz tüm konuları bir kitapta topladım. Bazen merakla, bazen üzülerek, bazen de hayretle okuyacağınız bir kitap haline getirdim.

Kısacası sanatsal ve aşkla dolu bir ömrü size başınızın ağrıdığında aldığınız ilaç tableti şeklinde vermeye çalıştım. Bir de becerip imza günü yapabilirsek ne mutlu bize! İnşallah çıktığında beğeneceğiniz bir kitap olur.

Bu yılda yeni doğan bir bebeğin parmağını tutmadım ve onun güzel kokusunu alamadım. Çok insanı hastanede ziyaret edemediğim gibi çok insanların cenaze namazına katılamadım. Meğer bu veda yolculamalarımız ne kadar kıymetliymiş!

Ölen arkadaşlarımızın öldüğünü bile çok zaman sonra duyduğumuzda şaşırmanın yanında hiçbir şey yapamadığımıza şahit oldum. Ölenleri son yolculuğunda yalnız bırakmamayı önemli bir geleneğimiz olarak benimsemişken, onları yalnız bırakmanın, cenazelerine katılamamanın önemli bir olay olduğunu gördüm.

Yaz geceleri bahçede yıldızlara baktığımda 'Bu ne kadar yıldızdır!' diye şaşırmadım; çünkü onları görmemle görmemem arasındaki farkı kaybettim. Bu yıla çöken bu kasvet, insanın güzel şeyler görmesine bile mani oldu.

Oy korana korona

Ne iş ettin Turhan'a

Bırakmadın güzellik

Savurdun onu her yana

Dubai'den Maçka'nın serin, huzurlu ortamına gelen meşhur Sarı Tilki ve Küçük Porsuk bile istemeye istemeye kaçarcasına gitmek zorunda kaldılar Dubai'nin sıcağına! İyi ki gittiler! Orada okulların açık olması, öğrenimlerinden geri kalmamalarını sağladığı için bize bu yılın güzel bir ödülü olmuş oldu.

 

Ha bu yıl haziranda ticarete atıldım. İyi mi oldu kötü mü oldu tam olarak henüz anlamadım! Bunu zaman gösterecek.

 

Gözlerimdeki yaşları saklayacak kadar da ağladım kaybettiğim yakınlarım ve arkadaşlarım için. Hasan Sungur, Ahmet Sabri Sungur, Alper Özten, Vecdi Kulaksızoğlu, Hayri Tekelioğlu, Sabahattin Ahıskalı, Abdulkadir Eyüboğlu, Selami Kongur, Bahtiyar Eyüboğlu, Şerafettin Aydın, Seyfettin Aydın, Zülal Yoloğlu annemiz, Suat Erden, Avni Yavuz, Özkan Sümer bir anda aklıma gelenler bunlar oldu! Kim bilir detaylı düşünsem bu sayfa bana yetmezdi!

 

Savaşta askerlerin hep cephede şehit olduklarına şahit olmuştum. Bu yıl korona savaşında ne yazık ki komutanların detaylı düşünememesi sonucu sağlıkçılarımızın birer birer düşman tarafından şehit edildiklerini gördüm. Bizler de bu savaşa komutanlık yapamayanlardan pek farklı davranmayarak onları cephede yalnız bıraktık. Hâlâ ölmelerini seyrediyoruz.

 

Yine çocukluğumda olduğu gibi Maçka deresinde taş kaydıramadım. Dereye yasak koyulmuş gibi yanına gidip elimle okşayamadım. Maçka'nın doğasından, kültüründen, sanatından kopmasını durdurmak için ne kadar müdahil olmuşsam da bu yıl da başaramadım!

 

Maçka'ya, Karadeniz ilçelerinde ilk olacak tarihi müze için ne kadar girişim yapmışsam duvara konuştuğumu hissettim bu yıl! İnsan aklının bu yıl ters çalıştığına şahit oldum. Tüm siyasetçilerin aklın kullanımı yerine onlara veya beyinlerinde yarattıkları senaryonun esiri olduklarına şahit oldum bu yıl.

 

Evet, belki Maçka deresinde taş kaydıramamıştım, ama Maçka'nın değerli yıldızlarını insanlara okutarak gözlerinin önünde kaydırdım bu yıl. Pek çok sabah, tavuklara yem atarken kuşları da yedirdim. Dalında olan meyveyi de yedim, çiçeği de kokladım. Dedemden kalan güz güllerini hayranlıkla seyrettim.

 

Bu yıl hiç gökkuşağı görmedim. Sevindirdiğim ailenin gözündeki pırıltıya da şahit oldum. Ancak ne yazık ki bu sene de dargın olduğum birileriyle barışamadığım gibi yeni dargınlar ekledim listeme. Eski dostlarımı aradım, ancak hiç buluşamadım. Bu yıl eski dostlarımdan toprağa verdiklerimin sayısını unuttum.

 

Şimdi bakıyorum da bu yıl mutlu olacağım bazı şeyler de olsa mutlu olamadım. Hayal kırıklığının uzun zamandır ne olduğunu unutmuştum; onu da hatırladım! Biliyorsunuz 'Bu küçük şeylerin toplamı yaşadığın yılı mutlu yapar!' diye düşünüyordum, ancak fikrimi değiştirdim. Senin mutlu olman sadece yeterli olmuyormuş mutluluk için. Yaşadığın bölge, ülke, kıta ve dünya mutlu olmalıymış.

 

Geçtiğimiz yılda çimenler benim üstüme yayılmadı. Ancak çok tanıdıklarımın ve arkadaşlarımın üstüne yayıldı!

 

Şimdi kendinizi düşünün!